Herkese merhaba! Selam olsun güzel insanlar! Nasılsınız diye sormaya dilim varmıyor bu sefer. Çünkü ülke olarak hepimiz yastayız. Çok ağır bir süreçten geçiyoruz yaşanan deprem sıkıntısı sebebiyle. İnsanlar perişan, şehirler perişan, ülke perişan…
İçimiz ciddi anlamda kan ağlıyor. Çok büyük yaralar aldık. Elimizden ne gelirse yardımcı olamaya çalıştık, çabaladık, çabalamaya devam da ediyoruz. Lakin şunu her zaman bilmek gerekir ki; bizler sadece görünen yaraları bir nebze sarabiliriz. Asıl derin yaralar görünmez olanlardır. Kimsenin görmediği, sadece yaşayanın hissedebildiği, görebildiği ve kan akışının süreklilik arz ettiği yaralar…
Yıl 1999. Aylardan Ağustos. Günlerden 17. Bir yaz akşamı. Yaşım 8. Korkunç bir sesle uyandığımı, sağa sola nasıl sallandığımızı hatırlıyorum. Gözlerimde, ruhumda hatta vücudumun tüm hücrelerinde anlam veremediğim müthiş bir korku vardı. Korkudan nasıl titrediğimi çok iyi tarif edebilirim. Aradan geçen 24 yıl, o gün yaşamış olduğum korkuyu hafızamdan silmiş değildir.
Şu Durum Çok Nettir…
Ateş her zaman her koşulda düştüğü yeri yakar. O acılar yaşayan kişiyi kanatır. Ruhunda yara bırakır. Hele ki, acının tazeliğinin etkisi geçtikten sonra. Bugün deprem ve onun gibi çok büyük doğal afetler sonrası yaşanan psikolojik evrimleşmeden bahsedeceğim sizlere. Hafızalara kazınan korkunun insan bedeninde nasıl etki yarattığını konuşacağız aslında.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Olarak Adlandırdığımız Bu Durum
Çok ciddi bir psikolojik sorundur. Yaşanan çok ağır, acı veren bir olayın ardından beynin sağ lobunda yer alan duygusal zekanın tahrip olması sonucu, tüm duyguların iç içe girmesi ve olumsuz duyguların yüzeye çıkarak, aşırı seviyede kişinin ruhunda, bedeninde ve zihninde yaşanması durumudur travma sonrası stres bozukluğu…
Genellikle Beyinde, Tahribat Yaşanan Duygusal Tarafta Şu Oluşumlar Meydana Gelir:
- Depresyon
- Anksiyete (korku anksiyetesi)
- Panik halinde olma
- Sürekli korku hissetme
- Kâbus görme
- İrkilme
- Çaresizlik
- Beklenmedik anlarda olayı yaşıyormuş gibi tepkiler verme
- Dehşet içinde kalma
- Çaresizlik
- Korku anında olumsuz düşüncelere kapılma (intihar etme, kendine zarar verme, alkol kullanmaya meyil etme, … gibi.)
- Olayın olduğu ya da yaşanan korkuyu anımsatan yerlerde bulunmaktan kaçınma … gibi birçok durum cereyan eder.
Böyle Durumlarda …
Bu ağır acıları yaşamış olan kişilerle çok hassas bir iletişim süreci başlatılmalıdır. Çünkü böyle zamanlarda koku anksiyetesi devreye girer ve zihinde yaşanan duygu karışıklığı kişileri fazlasıyla yormaya başlar. Çünkü kişi, artık zihniyle bir mücadele ve kavga halindedir. Zihninde yer alan “ya tekrar yaşarsam, ya tekrar başıma gelirse, ya yine aynı şey olursa …” gibi düşüncelerle savaşır hale gelir. Bu çok yorucu bir süreçtir. Yaşayan için de yardımcı olmaya çalışan kişi ve kişiler için de. İki şekilde tedavi yöntemi çoğunlukla tercih edilir, “psikoterapi ve ilaç tedavisi”.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu …
Yaşayan kişilerle nasıl iletişim kurabiliriz peki? Her zaman gerçekçi bir dayanak oluşturarak kişilerle konuşulmalıdır. Tabi ki bu gerçekçi dayanak, yumuşak geçişlere, olumlu yapılandırmalara dayanmalıdır. Gerçekçilik diyerek anlatmak istediğim nokta, kişileri hayalperest bir yaklaşıma sürüklememek gerektiği. Çünkü iyi niyetle yapılan bu durum çok daha büyük ve kalıcı hasarlar meydana getirir.
Ağırlıklı Olarak …
Bu acının iyileşeceği, ama bu iyileşme sürecinin uzun ve sabırlı bir sürece yayılması gerektiği gibi yumuşak tabirler kullanılmalıdır. “seni anlıyorum, ne hissettiğini biliyorum, acını hissedebiliyorum” gibi keskin cümlelerden uzak durulmalıdır. Çünkü bu tabirler, agresif bir tutum olarak karşınıza çıkacaktır.
Unutmayın!
Bir kişiyi anlayabilmek ile anlamak arasında çok küçük ve ince bir nüans vardır. Olayın yarattığı korkuyu anlayabilir ve kişilerle buradan bir bağ kurabilirsiniz belki. Lakin; eğer ortada korkuya ek bir de maddi – manevi bir kayıp varsa, işte orada sıkıntı yaşarsınız. Empati kurun bu çok iyi bir şeydir. Ancak empatinin de aşırısı ters teper bunu hep hafızanızın bir köşesinde tutun lütfen. Kayıpların olduğu bir yerde, empati de çaresiz kalır. Karşınızdaki kişiye ulaşmanız zorlaşır. O sebeple sadece iyi bir dinleyici olmak böyle zamanlarda kelimelerden çok daha iyi bir etki yaratır.
Evet güzel insanlar. Ben Melda Özen. Oldukça önemli bulduğum bir konu hakkında, biraz iletişim biraz psikoloji içeren bir yazı hazırlamak istedim bu hafta kalemim titreye titreye de olsa. Çok çok çok üzgünüm. Üzüntümü tarif edemem.
Herkese, hepimize, ülkemize çok büyük geçmiş olsun.
Melda Özen
İlginizi çekebilir:
Anksiyete nedir? Yaygın görülen anksiyete belirtileri nelerdir?