Sizi Astrolojik konulara ve profesyonel anlamda Astrolog olmaya iten motivasyonlardan bahseder misiniz?
Ben bu yolculuğa astrolog olmak için çıkmadım. Astrolojiye ilgim çocukluktan. Bilgi omuzlarımıza yüktür. Öncelikle kendim için öğrendiğim bu bilgileri. Astroloji benim hayatımı değiştirdikçe, aradaki farkı sorgulayanlar oldu ve benden hizmet verip onların da hayatına Astrolojinin rehberliğinde hizmet etmemi talep ettiler. “Bak sen hayatını yönlendirecek önemli bilgilere sahipsin ve hayatının şekli değişiyor. Bizim de hayatımızı düzene sokmak için ne tür bilgiler edindin?” deyip gelip sormaya başladılar. Ve bu sorular peşi sıra gittikten sonra ben bu kulvarda astrolog olmayı düşünmeye başladım. Ta ki etik ve ahlaki eğitimler alana kadar. Çünkü insanların hayatları çok kutsal ve bize emanet ediyorlar. Orada söyleyeceğimiz en ufak bir şey o kişinin hayatını bambaşka yerlere dönüştürebilir ve bunun sorumluluğu ile ilerlemek için etik ve ahlaki yükümlülükleri çok önemsiyorum. Ve bu şekilde de astrolojiye karşı bakış açım daha çok insanlara şifa odaklı ve hayatlarına rehber olacak, ışık tutacak bir motivasyon kaynağı haline geldi.
2020’yi geride bıraktığımız şu günlerde, siz geri dönüp baktığınızda bu yılı nasıl yorumluyorsunuz? Karantina sürecinin, yaşam enerjimize nasıl bir etkisi oldu?
Bu yıl çok zor bir yıl oldu hepimiz için. Önceki yıllardan bu yılın sinyallerinin geldiğini, birçok kişiye kendi yöntemlerimizce anlatmaya çalıştık. 2020’in rakamlarını topladığınız zaman 4 rakamına çalışır. 4’lü yıllar zorlu yıllardır. 4 rakamının hayatımızdaki tesiri de çok zorludur. Yeri, arzı tamamlanmayı ve sağlamlığı anlatır. Yani bu yıl köklü değişimlerin olacağı, kendi içimize dönüp içimizin sarsılacağı önemli bir yıldı bizim için. Bunun ilk başlangıcı karantina süreci ile bu virüsle birlikte gerçekleşti. Bunun peşi sıra yangınlar, depremler, doğal felaketler bizi izledi. Bu süreçler yine bize şunu düşündürdü ki, insan doğa karşısında çaresiz ve insanın doğayla savaşmak yerine doğayla uyumlanması ve iç içe olması gerekli. Bunun için de dış fiziki doğa haricinde içteki kendim dünyasıyla, kendi doğasıyla barışması gerektiği… O nedenle her değişimin sancılı olduğunu yeniden vurguluyoruz ve bu yıl bize en büyük derslerinden biri kendi doğamızla uyumu anlamaktı.
Merakla beklenen ve herkese astroloji rehberliği sunan “Astrolojiyle Haritanın Üzerine Çıkmak” adlı kitabınız okuyuculara neler vadediyor?
Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Kendini bilmenin, evreni bilmek olduğunu düşünen herkesin rehberi olabilecek çok önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Bunu düşünmeme sebep olan okuyuculardan aldığım geri bildirimler oldu. Bunu da itiraf etmeliyim, çünkü ben kitabı yazarken insanların kendi hayatlarına şifa tutması, şifa olması ve ışık tutması amacıyla yazdım. Ama bunu insanlar okumadan onlarla paylaşmadan nasıl bir etki ile karşılaşacağımı bilmeden kitabı yazdım. Şimdi geri dönüşleri aldıkça o kadar mutlu oluyorum ki! İnsanlar bana bir sayfayı okuyorum o sayfayı sonra kapatıp üstüne bir saat düşünüyorum sonra ikinci sayfaya geçiyorum diye geri bildirimler vermeye başladılar. İnanılmaz keyifli bir süreç benim için Astrolojiyle Haritanın Üzerine Çıkmak, adı gibi kendi kaderimizin üzerine çıkmamızı sağlayan bir kitap. Hepimize şifa olsun.
Zor bir seneyi geride bırakıyoruz. Herkes hayatında birtakım zorluklar yaşadı. Hangi burçlar yeni yıla girmeden önce hayatında önemli değişiklikler yapmalı ya da yapmamalı?
Bütün burçların değişmesi gerekli; sadece tek burçların değişmesi gerektiğinden bahsetmemeliyiz. Burç burç ayrılsak bile kendi içimizde birine olan tesir bize de oluyor. Biz kolektif bir ağın içerisinde teklik bilincine doğru ilerleyen insanlarız ve ister istemez duygularımız var. Robot değiliz. Bu nedenle acı bir yerde acı olduğunda hepimiz aynı acıyı paylaşabiliyoruz, bir yerde mutluluk olduğunda da hepimiz aynı yerde mutluluğu paylaşabiliyoruz. Burada biz bir şeyleri değiştirmek için mi çaba gösteriyoruz yoksa değiştirmek zorunda bırakılıp değişime direnç göstermemeye mi çalışıyoruz? Bana kalırsa değişime direnç göstermemek için uğraşmamız gerek ve yeni yılda değişimi direnç göstermemesi gereken burçlar, kova, terazi ve ikizler burçları olacak.
Yay, Aslan ve Koç burçları değişim için yeni öncelikler alacaklar hayatlarına. Yengeç, Oğlak, Terazi burçları ise kendi hayatlarında düzenlerini yeni yılda oturtmak için yeni başlangıçlar almaya ve başkalarıyla destek şeklinde ilerlemeye, ortak işlerin içine girmeye çalışmaları gerekiyor. Ama en başta onlara gelen yardımı reddetmeleri, yardım almaya direnç göstermemeleri gerekiyor. İkizler, Kova ve Balık burçlarının direkt hayatına gelen değişimlere direnç göstermemeleri gerekiyor. Aslan, yay ve yine koç burçları kendi hayatlarında öncelikler alması gerekiyor. Başak, Akrep ve Kova burçlarının hayatlarında uzun vadeli planları şekillendirmelerini gerektirecek bir 2021 yılı yaşayacaklar. Kimileri hamile kalabilir kimileri de bir sonraki yılda neler yapacaklarını düşünerek sistem geliştirip kendi hayatlarını köklendirebilirler 2021 yılı dahilinde.
Gezegenlerin Retro hareketi bizi ne ölçüde etkiliyor? Yakında olması beklenen astrolojik bir olay var mı? Etkileri nasıl olacak?
Gezegenlerin Retro hareketleri, bilhassa kişisel gezegenler olan Merkür, Venüs ve Mars’ın yaptığı Retrolar bizi derinden etkiliyor. Diğer gezegenlerin Retroları ise toplumca, kolektif anlamda etkilerde bulunuyor. Bu yıl sınırları aşan bir yıldı.Normalde bir yılda yaşanması gereken tutulma sayısı 4 iken bu sene 6 oldu. Mars’ın önümüzdeki zamanlardaki Retro transiti bitecek fakat Koç burcundaki transiti 7 Ocak 2021’e kadar devam edecek. Önümüzde 2 ayrı tutulma var. Kasım ve Aralık Aylarında hayatımızın yönünü ve seyrini değiştirecek. O nedenle 2021 yılına hazırlanırken aslında çok önemli gezegen dönüşleri ile karşılaşacağız ve bu gezegen etkileşimleri önümüzde 2021 yılının yine en az 2020 kadar önemli olduğunu gösterecek. Bu zorlu mu? ya da güzel geçecek mi? cevabı için biz ne kadar hayatımızı esnetebilmeye odaklıyız, onu düşünmeliyiz.
Beslenmemizi, burcumuz ve yükselenimiz açısından yönetmek ne tür avantajlar sağlar?
Burcumuzu ve yükselenimizi biliyorsak kendi bedenimizi tanımak için kendi hayatımıza bir ışık tutmuş oluruz. Tabii ki bu işin uzmanları diyetisyenlerimiz, doktorlarımız ve bu işle uğraşan erbaplarımız. Fakat bizler astrolojik göstergelerde doğduğunuz anın sizin üzerinizdeki seçimlerinizin, tercihlerinizin, yaşamınıza kattıklarınızın, yaşamınızdan çıkarttıklarınızın belirleyicisi olduğunu düşündüğümüz için beslendiğiniz şeyin sağlıksız olup olmayacağını astrolojik haritanızdan görebiliyoruz ve bu şekilde sizleri yönlendirebiliyoruz. Yani biz “şunu yiyin bunu yemeyin” gibi bir yönlendirme yerine sizlere bu sağlıksız durumu yaşatan kök sorunların ve psikolojik sıkıntıların sebeplerini sunmak için sizin yanınızda oluyoruz.
Zihinsel yorgunluğumuzu astroloji ile hafifletmek mümkün mü?
Kesinlikle mümkün. Çünkü ruh, beden ve zihin bir üçlemedir. Bu üçünün denge içinde olması kişinin hayatının da dengeli bir şekilde ilerlemesine neden olur. Motivasyon kaynağını kaybetmiş bir kişi hiçbir işe yönlenemeyebilir. Ona bir iş yaptırtmak istediğiniz zaman, o işi yapmaması aslında kişinin motivasyonunu kaybetmesinden ve zihinsel yorgunluğunun ona verdiği sıkıntılardan kaynaklanır. Bir kişinin kendisini motive etmesi en başta yükselen burcuyla gözükebilir. Örneğin yükseleniniz Koç burcuysa üzerinizde minik bir boks eldiveni olan bir kolye taşıdığınızda kendinizi daha motive hissedebilirsiniz. Çok basit yöntemlerle motivasyonunuzu yükselterek kendi zihinsel sağlığınızı ön plana çıkartabilirsiniz.
Sağlık sorunlarını ve ailevi problemlerini çözerken Astroloji’den nasıl yararlanabiliriz? Kitap tanıtımında verdiğiniz soğuk su-anne ilişkisi örneğini açıklar mısınız?
Bu durum aslında termodinamik yasasından gelmektedir. Termodinamiğin ilk yasası bize enerjinin hiçbir zaman yok olmadığını söyler. Isı hep birbirine değişim geçirir ama yok olmaz. Aynı evrende var olan şeylerin yok olamayacağı, yok olan şeylerin de var olamayacağı gibi. Örneğin astrolojik gösterge olarak Satürn ve Ay kişinin hayatında ve duygularında körelmeler yaratabilir. Ay anne demekken Satürn duvarlar ve sınırlar demektir. Sınırları olan bir anneyle, otoriter bir anneyle sorunlar yaşanabilir. Ya da belirli sağlık problemlerini kadın hastalıkları üzerinden yaşayabilir. Fakat Satürn ayrıca soğuk, deri, kot demek ve Ay süt, sıvılar demektir. Yani kişi sütü kesme yöntemi uygularsa, süte zaman verip onu peynire ve yoğurda çevirmeyi başarırsa Satürn’ü ve Ay’ı kullanmış olur. Bu problem anne ve kişinin arasında geçmesi gereken bir problemken bu enerjiyi farklı bir uğraşa döndürür. Satürn zamanken Ay ise sütken, sütü zamana bırakıp onun peynir ya da yoğurt olmasını sağlayarak anneyle arasındaki problemi ya da kendi kadınlığıyla ilgili sorunların üstesinden gelmesine vesile olur. Yani çözümleri uzak yerlerde aramaktan ziyade sorunun kendisinin bize çözüm üretebileceğini yine astroloji bizlere söylüyor.
Photos © Unsplash