Herkese merhaba! Selam güzel insanlar! Ben geldim. Melduş yine karşınızda. Evet anlatın bakalım nasılsınız? Neler yapmaktasınız, nelerle uğraşmaktasınız? Hayatınızda sizi bir sağa bir sola savuran durumlarla karşılaşıyor musunuz mesela? Bazen öyle şeylere şahit oluruz ki; yaşamış kadar oluruz adeta o durumu. Yaşam dediğimiz değişken varlık, bizim en başarılı öğretmenimiz diye düşünüyorum. Zaman zaman yaşayarak çoğu zaman da şahit olarak çok fazla şey öğreniyoruz kendisinden. Dikkatimi çeken bir durumdan bahsetmek istiyorum sizlere. Başkalarının yaşamlarından öğrendiklerimiz, yani görerek öğrendiklerimiz, tecrübe ederek öğrendiklerimizden sayıca daha fazla sanki… Sizler bana katılır mısınız bu konuda? Paylaşın lütfen…
İlham kaynağın kim?
Misal, ilham almak… İnsan her daim başkalarının yaşamından ilham alan bir varlıktır mesela. Duyarak, görerek, okuyarak vb. bir şekilde yaptıklarıyla, söyledikleriyle, yaşadıklarıyla, davranışlarıyla, sahip olduklarıyla, duruşuyla, meslekî titriyle, eğitimiyle, görünümüyle, karakteri veya kişiliğiyle, karizmasıyla, hatta bazen sadece varlığıyla dahi bizlere ilham kaynağı olan çok fazla kişi var hayatımızda. Tanıyalım yahut tanımayalım. Hayran olduğumuz bir kitle mutlaka var. Buyurun size öğrenmenin farklı bir boyutu, süreci.
Selam! Ben insan!
İnsan, sürekli öğrenen bir varlıktır. Sürekli öğrenme beraberinde süreklilik arz eden bir değişimi, yeniliği beraberinde getirir. Öğrendikçe tecrübe ederiz. Tecrübe ettikçe olgunlaşırız. Olgunlaştıkça duruşumuz değişir. Duruşumuz değiştikçe özgüvenimiz artar. Özgüvenimiz arttıkça da büyürüz. İşte bu büyümenin sonu yoktur. Ucu açık bir büyümedir bu. Çünkü sürekli öğrenmeye ve beraberinde gelişmeye ısrarla devam ederiz. Bu öğrenmeler tek taraflı, olumlu bir şekilde olmaz her zaman. İçinde ruhumuzda açılan yaraları, kırgınlıkları, güven kırıklıklarını, kızgınlıkları, mutsuzlukları da barındırır. Hepimiz biliyoruz ki, yaşanan tüm bu olumsuz durumlar bizi değiştirir. Ya iyi bir insana ya kalbi kırık, kindar kötü bir insana dönüştürür…
Tarafını seç!
Evet; yaşadıkça değişiyoruz ve gelişiyoruz. Ama asıl değişim ruhumuzda meydana geliyor. Kırıldıkça daha çok güçlendiğimizi düşünüyorum ben. Ne kadar sert darbeler alıyorsa ruhumuz o kadar sert savunma doğuruyoruz içimizde. Ya kendimizi güçlü tutmak için ya da meydan okumak için. Siz hangi tarafta yer alıyorsunuz? Paylaşın lütfen. Güçlendiğimiz zaman bizi kıran kişilere karşı farklı tutumlar geliştiririz kendi içimizde. Ama eğer meydan okumayı tercih edersek işin rengi değişir biraz. Çünkü bu sefer birazcık da intikam alma durumu dahil olmaya başlar konuya. Eğer iş o noktaya geldiyse sorun büyük demektir.
Evet güzel insanlar! Ben Melda Özen. Bugün sizlerle kırgınlıklar hakkında sohbet etmek istedim. Hayatın içinde engel olamadığımız sıkıcı ve sıkıntılı durumlar karşısında otomatik olarak geliştirdiğimiz savunma mekanizması karşısında biz bile kendimize karşı çaresiz kalıyorken başkalarının halini düşünemiyorum desem abartmış olmam. Evet çok sevdiğim güzel bir söylemle kapatıyorum bu haftayı; “Eğer bir yerde küçük insanların gölgeleri büyük görünüyorsa orada güneş batıyor demektir” (Çin Atasözü). Kendinize çok iyi bakın güzel insanlar, sevildiğinizi unutmayın 😊
Melda Özen
İlginizi çekebilir: