İçinde bulunduğumuz zaman sıklıkla iletişim çağı olarak adlandırılır. Bazılarımız için hâlâ akıl almaz görünen teknolojik gelişmelerin hayatlarımıza kattığı yeni rutinler aracılığıyla herkesle, her şeyle neredeyse hiç zaman kaybetmeden iletişim kurabildiğimiz bir çağdayız. Tek tuşla dünyanın diğer ucundaki birine ulaşabiliyor, meramımızı ister yazılı ister sözlü ve hatta istersek de görüntülü olarak anlatabiliyoruz. Durum öyle bir hâl aldı ki hatta, her an ulaşılabilir olmanın insanlara bindirdiği stres yükü nedeniyle bazı ülkelerde ulaşılamama hakkı kavramı gündeme geldi. Ama galiba bu süreçte en çok etkileşim hâlinde olmamız gereken iki şeyle iletişimimiz neredeyse kopma noktasına ulaştı: kendimizle ve doğayla.
Bu ikisiyle bağımız koptukça da doğal olarak daha mutsuz, kendini tanımayan, hayatın hay huyunda sürüklenen ve ne olduğunu bile anlamadan kendinden ziyadesiyle uzak düşmüş insanlara dönüşüyoruz. Bu durum öylesine yaygınlaştı ki, artık bireyselden öte toplumsal, hatta global bir mesele hâlini aldı.
Meltem Soğuk Stropoli’nin yakın zamanda Destek Yayınları’ndan çıkan kitabı “Yeşil Mavi Hayat ve 50 Yaş”, biraz durmuş, yavaşlamış ve hayatın bu çılgın ritmine kapılışına dışarıdan bakma imkânı bulmuş bir kalemden dökülen düşüncelerden oluşuyor. Stropoli, iki ana bölüme ayrılan ve ilkinde insanın kendisiyle iletişimini, ikinci bölümdeyse doğayla ve doğayı oluşturan insan dışı unsurlarla iletişimi ele alan kitabıyla okurlarını felsefi bir yolculuğa davet ediyor.
Mutluluk ve haz kavramlarını, haz odaklı yaşamların verdiği geçici mutlulukları, hayvanların ve bitkilerin dünyadaki yerini, dünyayı her geçen gün daha da gözle görülür bir biçimde etkisi altına alan iklim krizini sorgulayan “Yeşil Mavi Hayat”, bir yandan yazarın kendi hayat deneyimlerinden beslenirken bir yandan da okuduğu kitaplardan, izlediği filmlerden, dinlediği şarkılardan, sevdiği bitkilerden ve hayvanlardan ilham alıyor. İlk çağlardan günümüze dek uzanan ve çok farklı alanlarda eserler vermiş kişilerin düşüncelerine de sıkça yer veriliyor kitapta. Batı’nın namlı felsefecilerinin ve bilim insanlarının yanı sıra İslam felsefesinin önemli isimleri, Budizm öğretileri, çeşitli dönemlerde eserler vermiş Türk yazarlar ve hatta popüler kültür ürünü sayılan pop şarkılarının sözlerine kadar çok geniş bir yelpazede fikirler ele alınıyor. Meltem Soğuk Stropoli birbirinden çok farklı görünen bu isimlerin düşüncelerini sağlam bir kurguyla, açık ve anlaşılır olmakla birlikte basit denemeyecek bir dille ve doğal bir akış içinde bir araya getirmiş. Descartes’le Sezen Aksu’yu, Farabi ile Victor E. Frankl’ı yan yana görmek, yazarın bu ustalıklı anlatımı sayesinde hiç de tuhaf gelmiyor okura.
Okur kitap boyunca modern dünyada yaşamın anlamı, insan olmak, doğayla ilişki, mutluluk, haz, acı, erdem, hız, yalnızlık, hedef, süreç, uyum gibi pek çok konuyu farklı bakış açılarıyla okuma imkânı buluyor. Bu esnada da bilim, felsefe, psikoloji, tasavvuf, meditasyon ve daha pek çok alanın sınırlarına girip çıkıyor.
Yoğun bir bilgi birikimi var kitapta. Ancak yazar didaktik ve üsttenci bir tavırla okura bilmişlik taslamıyor. Bilgi aktarımından ziyade, öğrenilen bilgiler ışığında kendi bakışını yeniden gözden geçirme ve düşünme sürecine okuru ortak eden bir üslubu var Stropoli’nin. “Yaşımız kaç olursa olsun, kendimizi keşfetme ve öğrenme yolculuğu gerçekte hiç bitmiyor,” diyen yazar, bu yolculuğa okurunu da davet ediyor.
Okurken bol bol altı çizilecek, notlar alınacak, gerek kitabın içindeki alıntılar vesilesiyle gerekse de en sonda yer alan kaynakça sayesinde insanı yeni yolculuklara yönlendirecek ve hayatın hızlı ritmine kapılmadan ağır ağır, keyfi çıkarılarak okunacak, bitince rafa kaldırılmak yerine her daim ulaşılabilir bir yerde tutmak isteyeceğiniz bir kitap “Yeşil Mavi Hayat”.
Celal Arıbal