Yazın gelişini göklere uzanarak kutlamak istedik. Bir güneş gibi parlayan, enerjisi ile içimizi ısıtan bir çekim gerçekleştirmek hayaliyle aynı masa etrafında toplandık. Peki, kim olmalıydı bu isim? Duruşu ve yetenekleri ile heyecanımızı yükseltecek o kişi aynı zamanda bir yaz heyecanı kadar bize umut vermeliydi. Babam dizisindeki oyunculuk performansı ile hem yakışıklılığını hem de yeteneğini parlatan Oktay Çubuk, bizleri arşa çıkaran bu çekim ile, doğru isim olduğunu teyit etmiyor mu?
Seni yakından tanımak adına ne kadar araştırma yaparsak yapalım, en doğru yanıtı senden duyabiliriz. Şu anki benliğine ulaşabilmek için nasıl bir süreçten geçtin, geçmişinden biraz bahsedebilir misin?
1996 yılında İzmir’de doğdum. Üniversite okumak için İstanbul’a gelene kadar oradaydım. Özel İzmir Amerikan Koleji’nden mezun oldum, sonrasında iletişim fakültesini birincilikle kazanarak İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nde eğitimime başladım. Üniversitede sinema ve televizyon üzerine eğitim almamın sebebi küçük yaşımdan beri sinemaya olan ilgimden kaynaklanıyordu. Bu konuyla ilgili ilk çalışmalarımı lisede yakın arkadaşım Kazım ile beraber kısa filmler çekerek ve bu filmlerle yarışmalara katılarak yaptık. Üniversite okumak için İstanbul’a geldiğimde ise, bir yandan da dışarıdan kamera önü oyunculuk eğitimleri almaya başladım. Şu an olduğum kişi herhalde ailemden gördüklerim ve aldığım eğitimler ile ortaya çıkmış olmalı. Çalışmayı, üretmeyi ve eğlenmeyi seven bir yapım var. İşimi yaparken bunların yararlarını görüyorum tabii. Ama insan hep değişir, o yüzden genelleme yapmayı pek sevmiyorum. Yarınki benliğim nasıl olur bilmiyorum. Hayata böyle yaklaşmak sevdiğim bir tutum; her gün yeni bir gün ve daha iyi bir insan olmak için bir fırsat.
Emin ve hızlı adımlarla ilerliyorsun. Ara ara soluklandığında kendini nasıl değerlendiriyorsun? Katettiğin mesafeden mutlu musun?
Evet öyle de söyleyebiliriz, genelde kendimi değerlendirirken acımasız olmaya meyilliyim ama bazen de kendimi telkin ediyorum. 26 yaşındayım ve beş senedir bu sektördeyim; her zaman daha iyi işler mümkün ama olduğum konum da beni memnun ediyor şu anda. Açık konuşmak gerekirse, kariyerimde hiçbir şey kolay olmadı; çok savaşmam, çok çabalamam gerekti. Yeri geldiğinde üzüldüğüm veya kırıldığım da oldu. Bazen olayları yaşarken büyük resmi görmek zor olabiliyor. Şimdi ise geriye dönüp baktığımda, yaşadığım birçok şeyi “iyi ki yaşamışım!” diyorum. İlk sinema filmim Bir Nefes Daha ile Siyad ve Adana Altın Koza’da ödül almak rüya gibi bir şeydi. Aynı zamanda yurt dışında ve yurt içinde sinema festivallerine katılma fırsatım oldu. Bunlar hep hayalini kurduğum şeylerdi; o yüzden çok mutluyum. Dijital platformda bir başrol oynama fırsatım da oldu ve şimdi ana akımda çok değerli oyuncular ile çalışıyorum. Hayat güzel anlayacağınız. Umuyorum böyle devam eder.
Oktay Çubuk: Bu paha biçilemez bir deneyim
Türkiye’nin yeni bir erkek jöne ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliriz. Hem duruşu hem de yeteneğiyle. İlerleyen dönemlerde senden beklenti içine girilmesi seni nasıl hissettirir?
Bence en başta, özellikle yolun en başındayken bir işe koyulduğunuzda, kendinizden ne beklediğiniz önemli. Fark yaratmak veya ayrıcalıklı bir noktada anılmak kulağa hoş gelse de, izleyicinin sizi koyduğu yer tamamen yaptığınız işe yaklaşımınız, inancınız ve çalışkanlığınızla şekilleniyor. Bu potansiyeli görmeleri elbette gurur verici olurdu; fakat asıl kendi beklentilerinizi karşılamak ve sadece sevdiğiniz şeyi doğru şekilde yapmaya çalışmak, sizi zaten olması gereken yere taşır inancındayım.
Her ne kadar yetenek ön planda gibi dursa da izleyici, oyuncunun vitrinine de dikkat ediyor. Spor yapman ya da yakışıklı olman bu anlamda dikkat çekmeni sağlıyor mu dersin?
Kendine özen göstermek; görsel bir işe hizmet ettiğin için bazı estetik noktalara dikkat etmek, bu işin şüphesiz olmazsa olmazı; aksini iddia etmek yalan olur. Sağlıklı beslenmek de, spor yapmak gibi rutinler de vitrinin ötesinde aslında. Kendi ruh sağlığın ve motivasyonunla doğru orantılı. Bu istikrar, çaba, dış görünüşe yansıdığında ise pozitif bir etki kaçınılmaz oluyor haliyle. Bunun yanında yeteneği işlemeye devam etmek ve samimiyeti ortaya çıkarmak da taşları sağlam koymana yardımcı oluyor. Uzun vadede, sadece güzelliğin ya da yakışıklılığın gerçek bir başarı getirdiğine pek inanmıyorum.
Üniversitede sinema ve televizyon eğitimi alman, oyunculuğun ön plana çıktığı projelere odaklanman, donanımlı bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Peki hangi konularda kendini daha fazla geliştirmen gerektiğini düşünüyorsun?
İşin hem mutfağına girip deneyim kazanmak hem de sunulan içeriğin neye ve nasıl hizmet ettiğine odaklanmak, yer aldığım projelerde ismimin anılmasında belirleyici önemli etkenler oldu. Fikirlerin, dönüşen sanat görüşün, hem mesleki hem özel hayat tecrübelerin, zamanla adım atmak istediğin yeri iyi seçmeni sağlıyor. Ben bu anlamda tercihlerimle mutluyum. Titiz ve seçici olmak, daha çok çalışmanı gerektiriyor ve gelişim dediğimiz şey hiçbir zaman tamamına ermiyor. Bu yüzden, hem aşina olduğum işimi hep bir üst seviyeye taşıyarak kendimi şaşırtmak hem de yeniliğe açık olarak sınırları zorlamak diyebiliriz sorunun cevabına.
Baba dizisi oldukça samimi bir proje. İyi bir kadroya sahip olan bu dizi, sana ne gibi değerler katıyor?
Haluk Bilginer gibi bir duayen ile aynı çatı altında olmak, performans sergilemek başlı başına bir değer. Ekip güçlü ve etrafım çok kıymetli yeteneklerle çevrili. Her an bir öğrenim içerisinde olmak ve günden güne değerli isimlerin dokunuşlarına rastlamak paha biçilemez bir deneyim.
Dizide etkileyici bir aile yapısına şahit oluyoruz. Seni bu ailede en çok ne etkiliyor?
Baba dizisi, aile bağlarının kuvvetini ve zorluklara karşı tek yürek olabilme gücünü, samimi bir taraftan anlatıyor. Ne yaşanırsa yaşansın, günün sonunda bir sofrada toplanabilmeyi, bir duada buluşabilmeyi ve aynı çatı altında birlik ve beraberlik duygusuna sığınabilmeyi çeşitli biçimlerde gösteriyor bize. İçime işlediği bu sıcak duygular, işime daha sıkı sarılmamı kolaylaştırıyor.
İlerleyen dönemler için sürekli yeni hayaller kuruyoruz. Sen nasıl bir yaşam düşlüyorsun?
Hem kariyerim hem hayatımla ilgili hayaller kuruyorum tabii ki. Çünkü bir şeyi düşlemeden gerçekleşmesini bekleyemeyiz. İlerleyen dönemlerde kendi projelerimi yaratmak istiyorum, yönetmenlik yapmak hayalim var mesela. Doğada vakit geçirmeyi çok seviyorum. Sevdiklerimle, hayvanlarımla ve doğayla iç içe bir yaşam hayal ediyorum.
Özellikle sosyal medyanın etkisiyle insanlar arası etkileşimin arttığını görüyoruz. Sen insanlara hangi konuda ilham verdiğini düşünüyorsun?
İlhamla ilgili düşlediğim şey; içinde bulunduğum hikayenin bana düşen tarafını, en sahici özellikleriyle sırtlanmak ve o duyguya kalben ortak etmek. Sosyal medya da, işleri ve yarattığı etkiyi en hızlı versiyonda geniş kitlelere ulaştıran hayatımızın büyük bir aracı ve ayrılmaz parçası. Tutkumu ekrandan ya da sosyal medyadan paylaştıkça, eğer ulaşmam gereken kişiye ulaşabiliyorsam, mecra fark etmeksizin herhangi bir yerde hikayeme tanık ederek onlara bir nebze inanç aşılayabiliyorsam; bu bana zaten en güzel ödül, ilham vermek için de en iyi niyet olur.
Bir not bırakır mısın, bu röportajda kendine? Zaman geçse de okuyabileceğin, mutluluk veren bir not…
Her şey olması gerektiği gibi, her anın keyfini çıkar.
*Bu röportaj ALL dergisinin Haziran 2022 tarihli 165. sayısında yayımlanmıştır
Röportaj Salih Devrim
Fotoğraf Burcum Baygurt
Moda Editörü Bilgecan Koçana
Saç Harun Ateş
Makyaj Erdem Yıldız