All Magazine
No Result
View All Result
  • Magazin
  • Moda
  • Life Style
  • Güzellik
  • Alışveriş
  • Kültür-Sanat
  • Astroloji
  • Röportaj
  • Sinema
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Dizi/TV
All Magazine
  • Magazin
  • Moda
  • Life Style
  • Güzellik
  • Alışveriş
  • Kültür-Sanat
  • Astroloji
  • Röportaj
  • Sinema
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Dizi/TV
All Magazine
No Result
View All Result
Home Magazin

Kendi yolunda; Başak Gümülcinelioğlu

Kendi yolunda; Başak Gümülcinelioğlu
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Başak Gümülcinelioğlu’nu kimileri sözü ve müziği kendine ait olan şarkıları ile kimileri ise Sen Çal Kapımı dizisinde oynadığı Pırıl karakteriyle tanıyor. Uzun yıllar süren eğitim serüveni ve bu serüvenin sonunda tamamen sahnede olmak istediğini fark ederek aldığı oyunculuk eğitimleri ile kendi tabiriyle “Mutlu olmak için sevdiğin işi yap” mottosuyla hayatına yön verenlerden. Çok az insanın sevdiği işi yapabildiğini düşünürsek, Başak bu yolda istikrarlı duruşu ile başarıyı elde etmiş ve emin adımlarla ilerliyor. Sıcakkanlı duruşu, tüm ekibe yaydığı enerjisi ve hayata bakış açısıyla bizi kendi hikayesine odaklıyor.

Yurtdışında uzun süre yaşayıp okumuşsun. Türkiye’de doğup büyüyen biri olarak yurtdışında okul okuma fikri sana mı aitti?

İstanbul’da sevgi dolu bir ailede doğdum, büyüdüm. Ama hep yurtdışına çok meraklı bir çocuktum. Annem, babam, ablam ve anneannem beni çılgın, özgürlüğüne düşkün bulurlardı ama her zaman desteklediler. İlk yurtdışı fikrimi yedi yaşındayken anneme söylemişim, o da bana liseye başladığımda gidebileceğimi söylemiş, tabii ki ben bunu asla unutmamışım. Liseye geldiğimde, yurtdışındaki yaz okullarına gitmeye başladım. Her yıl yazılarımı İngiltere, İsviçre, Belçika ve Almanya’daki dil okullarında geçirdim. ve sonunda da AFS adlı bir programla burs kazanıp Amerika’ya gittim. Devamında müzikal tiyatroya başladım. Amerika’ya gitmeden Bahçelievler Anadolu Lisesi’nden mezun olmuş, üniversite sınavına girmiş ve mimarlık bölümünü kazanmıştım zaten. O zamanlar mimar olmak istediğimi düşünüyordum ve çevremde buna inanmamı sağlayacak çok fazla olumlu sebep vardı. Ablam mimar, babam ise bu konuda çok donanımlı ve yeteneklidir. Bu sebeple beni bu konuda çok desteklediler. Ancak zamanla, özellikle mimarlıktan mezun olduktan ve İTÜ’de mimari tasarım yüksek lisansına başlayıp aynı zamanda da mimar olarak çalışmaya başladıktan sonra, benim için “her sabah mutlu uyanmamı sağlayacak” mesleğin mimarlık olmadığına ve oyunculuk kararımın kesinliğinden emin oldum. Cesaretimi topladım ve İstanbul’da çeşitli eğitimler aldım; sonra da Londra’ya LAMDA’ya gittim, drama ve kamera önü oyunculuğu eğitimi aldım. Yani tüm bu süreç aslında kalpten gelen ve her zaman içimde olan bir şeydi, en başlarda biraz çetrefilli olsa da ailem her zaman bana çok destek oldu.

 

Oyunculuk dışında birden fazla uzmanlık alanına sahipsin. Eğer oyunculuk yapmıyor olsaydın, şu an seni hangi meslek alanında görüyor olurduk?

Çoğumuz “Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan, sevdiğin işi yap” diye biten o Çin atasözünü biliriz. Bu sözü duyduğumdan beri çok severim. Dolayısıyla meselenin etiket, meslek, para vs. olmadığını iyi ki kavrayabildim. Yine mimarlık okumuş olsam da, sanıyorum ki yine sahnede olurdum. Eğer oyunculuk yapmıyor olsaydım, şarkı söylerdim. Ben sahnede mutluyum. Bir sebebi, ruhu, insanı anlama ve anlatma niyeti olan bir mesleğim olduğu için her sabah şükrederek uyanıyorum.

Genellikle ekrandan bize geçen sıcakkanlı bir yapın var. Ekranda gördüğümüz Başak ile kendinle baş başa kaldığın Başak arasında ne gibi farklar var?

Aslında sen de artık çok iyi biliyorsun ki çok sıcakkanlıyım. Hatta hızlı ve çok konuşma gibi rekorlarım da var. Ekranda gördüğümüz muhakkak ki Başak’tan parçalar taşıyan ama çok farklılıkları da olan karakterler. Arkadaş ortamımda, evimde yalnızken, ailemleyken, sosyal medyada, yeni tanıştığım insanların yanında hep aynı kişiyim. Hiç kimsenin beni bir diğerine başka türlü anlattığına tanık olmadım. Yani özetle, herkes çok konuştuğumu söylüyor.

 

Aslında dizilerde rol almadan önce uzun yıllar tiyatro oyunlarında oynamış ve tiyatro çevirmenliği yapmışsın. Peki kamera önü oyunculuk hikayen nasıl başladı?

Bu mesleğe başlarken tabii ki bir sınırlama koymadım kendime. Sadece, her sezon tiyatro yapacağıma ve sahneden uzak kalmayacağıma söz vermiştim ki, pandemiye kadar her sezon bu sözü tuttum da. İlk önce tiyatro seçmelerine katıldım, iki sezon içinde iki oyunda birden oynamaya başladım.  Aynı sırada yurtdışından kendi getirdiğim İngilizce metinleri çevirmeye başladım. Çevirilerim sahnelenmeye başladı ve profesyonel çevirmen olarak onaylanmış oldum. Ama dizi ya da film yapmayacağım gibi bir durum yoktu. Seçmelerde onaylanıp bir televizyon işine girmem birkaç yılımı aldı. Bu da oyuncular için çok tanıdık ve olağan bir süreçtir. Sonrasında da televizyon dizileri yapmaya başladım. Dolayısıyla süreç şükür ki hep beni ve kendini geliştirerek devam etti ve ediyor da.

Tiyatro oyunları pandemiden dolayı gerçekleşmiyor ve seyirci hasret kaldı. Senin ilerleyen dönemde yeniden bir tiyatro projen olacak mı?

Dediğim gibi kendime verdiğim sözü tutma niyetindeyim. Umuyorum… Çok istiyorum… Artık sahneler açılsın, bitsin şu pandemi huzurla. Bu süre zarfında da aslında birkaç tiyatro projesiyle alakalı görüşmelerimiz oldu, ancak malum süreç sebebiyle gerçekleştiremedik. Ama hissediyorum bu konuda da iyi haberler yakın.

 

Sen Çal Kapımı dizisinde işkolik bir mimar olan Pırıl karakterini canlandırıyorsun. Fakat son dönemde Pırıl işkolik yanından biraz sıyrılıp hamilelik duygularını seyirciye yansıtıyor. Sen bu role hazırlanırken, bu duygu durumunu nasıl benimsedin?

Çocuklara karşı kocaman bir ilgi, merak ve sevgim var. Uzun yıllardır çeşitli derneklerde de gönüllü olarak çalışıyorum. “Kızları Koruma Derneği”nde teyzem dernek başkanı, geri kalanımız da ailecek aktif olarak gönüllüyüz. Dolayısıyla bu süreçte çocukları tanıma, öğrenme ve empati kurma fırsatım çok oldu. Çocuk olmayı da iyi biliyorum, ancak hiç anne olmadım. Dolayısıyla Pırıl’ın hamile olduğunu öğrendikten sonra, ilk iş hamilelik kitapları okudum, videolar izledim, süreçleri takip ettim. Hamile olmayan bir kadın için biraz enteresan bir süreç aslında ama keyifliydi de.

Pırıl ile hiç kesiştiğiniz veya kendinden bir şeyler bulduğun zamanlar oldu mu?

Pırıl çok disiplinli, çalışkan ve yalan söylemekten hicap duyan bir kadın. Bu konularda prensipte çok benzesek de işleyişte benim yöntemlerim çok daha yumuşak ve olumludur.

 

Pırıl ile Engin didişmelerine rağmen birbirlerini tamamlayan bir çift. Sen Başak olarak Engin gibi biri ile olabilir miydin?

Sanıyorum ki olamazdım. Ama ben Pırıl gibi keskin de olmak istemezdim. Ama senin de dediğin gibi Pırıl ve Engin çok tencere kapak, çok yin-yang gibi benim gözümde de.

 

Dizi dışında seni sahnede de görüyoruz. Müzik ne kadar hayatının içinde?

Tamamında! Herhangi bir şey yaşadığımda, aklıma bir şey geldiğinde, canım yandığında, mutlu olduğumda, sözlere döküp kulağıma, kalbime gelen melodiyi mırıldandığımda, aslında üretiyor oluyorum. Beni çok besliyor. Genelde arkadaş buluşmalarımızın da çoğu eninde sonunda benim şarkı söylememle biter, ben zaten bütün günümü müzikal tadında yaşıyorum galiba.

Karya Çandar ile son çıkardığınız “O Melek Sen misin?” şarkısının sözleri ikinize ait. Seslendirdiğin şarkıları genelde kendin yazıyorsun. Bu şarkıları yazarken içinde ne kadar yaşanmışlık var ya da hepsi hayal ürünü mü?

Şarkı sözünün cümlelerini o an bire bir yaşıyor olmuyorum belki ama muhakkak hissettirdiğini hissettiğim için yazıyorum. Zaten gönlümden geçeni, canımı yakanı, mutlu edeni, gözümü dolduranı anlatmayı ve seslendirmeyi sevdiğim için yapıyorum bunu, o yüzden ana kahraman hislerim oluyor. Buradan minik bir sır da vereyim; yakın zamanda üç tane daha şarkı geliyor.

 

Pandemi döneminde çoğu kişi ev dekorasyonuna yöneldi ve evlerinde yenilemeye gitti. Sen yüksek lisans yapmış bir mimar olarak bu dönemde evinde ne gibi değişiklikler yaptın?

O kadar doğru bir soru ki benim için, sayfalarla anlatırım bunu. Şu an oturduğum evime  yaklaşık sekiz ay önce taşındım ve evin yenilemediğim tek bir prizi bile kalmadı. Mesela geçtiğimiz kapanma sürecinde paletlerden bahçe mobilyası yaptık, şimdi keyfini sürüyoruz. Sürekli olarak ya bir yeri boyarım, ya el işi yaparım, ya bir yerleri düzenlerim. Ben evi sürekli geliştiriyorum ve dönüştürüyorum diyebiliriz. Hatta geçen gün arkadaşlarımdan biri beni “Başak bu ev bitmek üzere, yapılacak çok bir şey kalmadı galiba. Sen kesin taşınırsın yakında” diyerek tiye aldı.

Müziği ve oyunculuğu bir kenara bırakacak olsak, Başak kendine nasıl vakit ayırıyor?

Yedi yıldır hayat arkadaşım olan minik bir köpeğim var, genelde onunlayım. Kitap okumayı severim, dediğim gibi genelde boş kalmayı sevmediğim için ya bir metin, ya şarkı ya da evimle alakalı çalışırım. Aileme ve dostlarıma kaliteli zaman ayırmayı severim.

 

Sezon trendlerine gardırobunda yer verir misin, yoksa zamansız mısındır?

Beğendiğim ve kendime yakıştırdığım bir şeyse bir sezon trendi gardırobuma girebilir ama genelde zamansız parçaları tercih ederim, daha yalın ve doğal tonlarda giyinmeyi severim.

 

Sence bu yaz pastel tonlar mı, canlı renkler mi?

Vazgeçilmezim her zaman pastel, toprak tonları ve siyah. Daha doğal buluyorum.

 

Pandemiden sonra yapmak istediğin planların var mı?

En büyük hayalim dünyayı gezmek, yeni kültürler, insanlar, diller tanımak, ülkeler öğrenmek ve kendime de parçalarını katmak ve gelişmek. Yalnızca pandemiden hemen sonra olmayabilir…

Popüler

  • Zara markasının en sevilen kadın parfümleri

    Zara markasının en sevilen kadın parfümleri

    0 Paylaşım
    Share 0 Tweet 0
  • Aslı Sivri: Bu şarkı benim için yapılmış resmen!

    0 Paylaşım
    Share 0 Tweet 0
  • Simge Sağın’ın dudak uçuklatan yeni evi!

    0 Paylaşım
    Share 0 Tweet 0
  • Minox ile saç problemlerinize bilimsel çözüm

    0 Paylaşım
    Share 0 Tweet 0
  • Hazal Subaşı: Ön yargıları yıkmak için çok çalıştım

    0 Paylaşım
    Share 0 Tweet 0
No Result
View All Result

En yeniler

Yeni sayfalar açılıyor: Haftanın dikkat çeken kitapları

Yeni sayfalar açılıyor: Haftanın dikkat çeken kitapları

Fener Evleri’nde üç yeni sergi sanatseverlerle buluşuyor

Fener Evleri’nde üç yeni sergi sanatseverlerle buluşuyor

Arter, Dünya Müzeler Günü’nde sanatı erişilebilir kılıyor

Arter, Dünya Müzeler Günü’nde sanatı erişilebilir kılıyor

Kerem Alışık Cannes Film Festivali kırmızı halısında!

Kerem Alışık Cannes Film Festivali kırmızı halısında!

Korku tutkunlarının favorisi geri dönüyor

Korku tutkunlarının favorisi geri dönüyor

Max’in adı tekrar ‘HBO Max’ oluyor

Max’in adı tekrar ‘HBO Max’ oluyor

ANQI’den İstanbul’a masalsı bir sanat yolculuğu

ANQI’den İstanbul’a masalsı bir sanat yolculuğu

Guns N’ Roses tam kadro grup üyeleriyle İstanbul’da

Guns N’ Roses tam kadro grup üyeleriyle İstanbul’da

all logo

 © 2022 ALL Dergisi Türkiye’nin en çok satan ve okunan moda, alışveriş dergisi.

Kategoriler

  • Moda
  • Güzellik
  • Alışveriş
  • Magazin
  • Sağlık
  • Astroloji
  • Life Style
  • Röportaj
  • Kültür-Sanat
  • Sinema
  • Dizi/TV
  • Sürdürülebilirlik
  • Seyahat
  • Teknoloji
  • Spor
  • ALL Gurme
  • ALL Men
  • Video
  • Künye

Bizi Takip Edin

Gizlilik Politikası · Kullanım Koşulları · Çerez Politikası

No Result
View All Result
  • Moda
  • Güzellik
  • Alışveriş
  • Magazin
  • Sağlık
  • Astroloji
  • Life Style
  • Röportaj
  • Kültür-Sanat
  • Sinema
  • Dizi/TV
  • Sürdürülebilirlik
  • Seyahat
  • Teknoloji
  • Spor
  • ALL Gurme
    • Ramazan
  • ALL Men
  • Video
  • Künye

© 2022 ALL Dergisi - Türkiye'nin en çok satan ve okunan moda, alışveriş dergisi