Aşkın anlamlarına doğru; uzun ve sürekli bir yolculuğa çıkıyoruz. Tutkuları tek bir ifadeye sığdıramadığımız, heyecanın ise hesaplanamadığı bir rotadayız. Bazen bir kuş misali süzülüyoruz; km’lerin önemi ise gitgide kayboluyor ya da zaten hiç var olmadı. Hissedilen sadece, yüksek dozda kalp atışı. “3391 Kilometre”, bu ifadelerin hepsinin bir özetini sunuyor. Aşkın tüm gerçekliğiyle bir bakış sunarak, belki de çoğu kişinin içinde bulunduğu hayatlara kuş bakışı bir izlenim sunuyor. Derya Pınar Ak ve Ahmet Haktan Zavlak da bu hikayenin başrollerine bürünerek, kilometreler ötesinden yaşanmışlıkları canlandırıyor. Birbirlerini görmeden, duymadan gece gündüz konuşan İzmir ve Ege ile aralarındaki mesafelere rağmen aşkın imkansız olmadığının keşfine çıkıyorlar.
Derya Pınar Ak
Çocukken kendi kendine oynadığın karakterler, ayna karşısında girdiğin rollerle başlayan ve detaylarla inşa ettiğin bir yolculuk. Kendi kendini keşfettiğini söylemek mümkün. Nasıl başladı hikayen?
Oyuncu olmayı çok küçük yaşlarımdan beri istiyordum, bu benim için çok erken başlayan bir tutkuydu. O zamanlar ne yapabilirim diye düşündüm ve ajanslara e-postalar atmaya başladım. Başta geri dönüş almakta zorlandığım zamanlar oldu tabii ama pes etmedim ve bulabildiğim her platformdan yazdım. Sonrasında dönüş aldım ve 12 yaşında oyunculuk maceram böyle başlamış oldu.
3391 Kilometre aslında hayatın içinden bir ses yükseltiyor. Uzak mesafeler ve ilişkiler ikileminin cesaret ve güven isteyen noktalarına değiniyor. Elbette bu kadar konuşulup yorumlanmış olması da bu yaşanmışlıkların taşımak sana nasıl hissettirdi?
“3391 Kilometre” benim ilk başrolümdü. Hem ilk başrolüm olmasının hem de çok sevilen bir kitap uyarlaması olmasının baskısını sonuna kadar hissettiğimi söyleyebilirim. Çok gerçek duyguları anlattığımız, çok gerçek ve insanların önceden tanıyıp sevdiği bir karakteri canlandırma fikri başlarda çok korkuttu beni. İzmir’in hakkını verebilecek miyim korkusu her an aklımın bir köşesindeydi, heyecan da vardı tabii ki. Ama şunu söyleyebilirim ki beni besleyen duygular bunlar. Heyecan duymak ve sağlıklı bir miktar korku hissetmek, en iyisini yapmak için beni iten duygular. Bu işte de öyle oldu, her sahnede olabilecek en iyisini yapmak adına kendimi zorladım. Umarım seyircide de karşılığını bulmuştur.
Ahmet Haktan Zavlak
“Aslında benim bu işi yapma sebeplerimden birincisi; çok karmaşık bir varlığız. Ben insanı anlamak için bu işi yapmaya başladım. Önce içine itildim, bir anda kendimi içinde buldum.” diyorsun. Nasıl başladı hikayen?
İnsanı oldum olası merak etmişimdir. Karmaşıklığı, barındırdığı gizem hep büyülemiştir. Annemin “harçlığını çıkar” diyerek bir ajansa yazdırmasıyla başladım ve sete girdiğim anda insana olan büyüm mesleğe dönüştü. İnsanı anlama merakıma yardımcı oldu ve ömrüm boyunca başka bir iş yapamam diyerek senelerdir her gün aynı tutkuyla buradayım.
“3391 Kilometre” hayatın içinden bir ses yükseltiyor. Uzak mesafeler ve ilişkiler ikileminin cesaret ve güven isteyen noktalarına değiniyor. Peki “3391 Kilometre”nin içinde var olmak, bu hikayenin başrolünü taşımak sana nasıl hissettirdi?
Günümüz ilişkilerinde güvensizliği gözlemliyorum. Bu kitabı ve senaryoyu okuduktan sonra aslında kendimizi partnerimize bıraktığımızda ve güven duvarını birlikte ördüğümüzde aşkın hiçbir şeye engel olamayacağını gördüm. Ege’nin İzmir’e olan aşkı benim de aşka olan inancımı artırdı.
Röportaj Bilge Şahbaz
Fotoğraf Yaşar Turanlı
Moda editörü İrem Kaplan
Saç Mehmet Gümüş
Makyaj Birce Selçik
Fotoğraf asistanları Muratcan Şen, Caner Yavuz
Moda editörü asistanları Feride Şahin, Yasemin Kuloğlu
*Röportajın tamamı ALL Şubat 2024 sayısında!