İlayda Yaslan
Defileler, herhangi bir stil takviminin en önemli noktasıdır. Tasarımcıların yeni koleksiyonlarını gösterme amacı ile yapılan moda şovları, tasarımcılara koleksiyonlarının arkasındaki mesajı veya temayı ilerletme şansı verir. Sürekli değişen manzarasıyla, tasarımcıların koleksiyonlarını nasıl sunduklarına bakmak her zaman ilham vericidir. Bunu çok iyi yapan bazı markalara daha yakından bakalım.
Thierry Mugler Haute Couture Sonbahar/ Kış 1995
Dior Haute Couture İlkbahar/ Yaz 1998
Paris’in tarihi Palais Garnier opera binasının büyük merdiveninde gerçekleşen defile, baş tasarımcı John Galliano’nun teatralliğe olan sevgisinin bir göstergesi. Galliano’nun dramatik güçlerinin zirvesini gösterdiği defile de; orkestra, tango dansçıları ve dünyanın en büyük operalarından figürler gibi giyinmiş onlarca mankenden oluşuyordu.
Chalayan Sonbahar/ Kış 2000
Savaş mültecilerinin evlerini ve eşyalarını terk etmeye zorlandıkları gerçeğinden ilham alan Hüseyin Çağlayan, finalde tezahürat yapılan duygusal bir gösteri yaratmıştı. Modellerin, sandalyeleri elbiselere ve bir sehpayı da halkalı eteğe dönüştürdüğü sonbahar/kış 2000 gösterisi, modanın ötesine geçerek kendi başına nefes kesici bir fiziksel tiyatro oyunu haline geldi.
Alexander McQueen İlkbahar/ Yaz 2004
Alexander McQueen’in 2004 Deliverance koleksiyonu kadar akılda kalan çok az gösteri vardır. Profesyonel dansçıları görevlendirildiği defile, Sydney Pollack’in 1969 klasiği They Shoot Ats, Don’t They?( Son Gerçek) adlı buhran dönemindeki yoksulluk içinde büyüyen genç dansçıların hikayesine dayanıyor.
Viktor & Rolf Sonbahar/ Kış Haute Couture 2015
Viktor & Rolf, Sonbahar/ Kış koleksiyonu için “Moda, sanat mı?” sorusunu ele alıyor. Gösteri tam bir tuval, çerçeve giyen mavi önlüklü bir modelle başladı. Ancak gerçek sihir, tasarımcıların sahneye çıkıp modelin giydiği kanvas bir eteği çıkarıp duvara asması ile başladı.