Melda Özen
Herkese merhaba! Selam güzel insanlar! Bugün nasılız bakalım! Beni de merak ettiğinizi duyar gibiyim bu arada. Ben de iyiyim, hayatımda güzellikler var. Beni mutlu eden güzellikler var. Ama en önemlisi tertemiz bir bilincim, öz-saygım, öz-değerim, öz-sevgim var kendime duyduğum. Siz hiç her günün akşamı kendinizi öz-eleştiri masasına yatırır mısınız? Ben bunu yapıyorum mesela. Günün başındaki bana ve günün sonundaki bana detaylı bir göz atıyorum. Merak ediyorum çünkü kendimi. Güne nasıl bir Melda olarak başladım?, koca bir günü nasıl bir Melda olarak tamamladım? Bence bunu herkes yapmalı! Neden biliyor musunuz? Çünkü güne sadece biz olarak, kendimiz olarak başlıyoruz ama gün içinde o kadar farklı karakterlere, rollere bürünüyoruz ki; günün sonunda öz-kendimizi özlemiş oluyoruz. Çünkü girdiğimiz roller bizi derinlemesine etkilemiş ve hatta ele geçirmiş olabiliyor. Gün sonunda yaptığımız ufak ama detaylı bir kişilik çözümlemesi ile bu sorun kalkıyor ortadan.
Hadi bu güzel girizgâhın ardından gelin bugünkü harika konumuza bir giriş yapalım! Hazırsak bugün sizlerle geçen hafta konuştuğumuz duygusal zekâ konusunun birkaç uzantısını konuşalım ama beyinleri yakmadan!
4 farklı kodla iletişim! İlginç?
İletişim dediğimiz kavram genel olarak 4 farklı ama bütünsel koddan oluşur. Yani eğer birileriyle bir bağlantı kurmak istiyorsanız, bu 4 unsur ve ne demek oldukları hayatınızda olmalı hem de fazlasıyla! O halde hazırsak hadi başlayalım!
Özünde iletişim sadece 2 unsurdan oluşur: işitsel ve görsel olmak üzere! Ancak bu işitsel ve görsel unsurlar birer kod oluşturur kendi içinde iletişim kurabilmek maksadıyla… İşte bunların ne olduğu aşağıda sizleri bekliyor?
Hadi gelin bu kodları biraz tanımlayalım canlarım!
Bruce Willis bunu hak etmedi!
- Konuşma: Kısmen sağ olmak kaydıyla ağırlıklı olarak beynimizin sol tarafıyla yönetilen taraftır. Genel olarak beyin cerrahlarından da duyarız konuşma ve ses çıkarma yetimizin beynimizin sol lobu ile yönetildiğini hatta. Buradaki mantık şu! Ne söyledik? İşin nasıl kısmı devreye girdiğinde o zaman beynin sağ lobu devreye giriyor işte ama biz burada sadece ne söyledik kısmına bakıyoruz! Örneğin yakın zamanda başarılı aktör Bruce Willis’in başına gelen üzücü bir olay oldu. Başarılı aktörün konuşma yetisini kaybettiği aktarıldı ve beynindeki merkezi sinir sistemiyle ilgili bir sorun olduğu açıklaması yapıldı. İşte bu durum tamamen beynimizin sol tarafıyla kontrol ediliyor. Anlatmak istediğim buydu….
Ah bu ses tonu var ya!
- Ses: Kısmen sağ olmak kaydıyla ağırlıklı olarak beynimizin sol tarafıyla yönetilen taraftır. Ses de yine konuşma gibi beynimizin sol tarafı aracılığıyla aktive olan bir iletişim kodudur. Ses çok ama çok önemli bir unsurdur iletişimde. İnanın sahip olduğu özellikleri ilk duyduğumda ben de çok şaşırmıştım! Hadi gelin biraz da sizi şaşırtayım.:)
Yalan söylersen sesinden anlarım!
Ses ve sesimizin tonu tamamen kişiye özgüdür ve karakteristiktir. Çok etkileyici olabildiği gibi, itici de olabilir, tamamen kişinin tonuna bağlı olarak değişir. Mesela genel olarak herkesten duyarız şu cümleyi, “Ya ne kadar etkileyici bir sesi var, konuşması, şarkı söylemesi, şiir okuması, …. beni çok etkiledi” gibi…. Peki ses nelere kâdir bilmek ister misiniz? Bence şu dakikadan itibaren evet istiyorsunuz!:); Ses zihnin hali, akıl sağlığı, kişilerin düşünceleri ve hisleri konusunda bilgi verir. Tamamen nöro-psikolojik bir oluşumdur. Çok çok çok etkilidir. Ses ve sesin tonu asla yalan söylemez.
Sesin tonlarında dansa var mısın?
- Tek Düze Ses Tonu =Can Sıkıntısı
- Alçak Ses Tonu Ve Perdeleme =Moral Bozukluğu
- Yüksek Ses Tonu Ve Vurgulu Perdeleme =Heves, İstek İçinde Olma
- Gittikçe Yükselen Tonlama =Şaşkınlık
- Beklenmedik Anî Çıkış =Savunmacı Davranma
- Kısa, Öz, Sesli Ton =Öfke Durumu
- Yüksek Perdeli Ve Uzayan Konuşma =İnanmama
Beden dilini konuş-MAMIŞ mıydık?
- Beden Dili: Duygular ve düşünceler beynimizi dört bir yandan kuşatmışken ve zihnimizin içinde bir meydan muharebesi yaratırken, onları içine kapanık bir vaziyette düşünebiliyor musunuz hiç? Ben şahsen öyle bir dünya ve insanoğlu olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar duygularımızı gizlemeye çalışsak da bunu asla başaramayız güzel insanlar! Neden biliyor musunuz? Çünkü beden dilimizi tamamen duygusal zekâmızla kontrol ederiz ve bu durum da beynimizin sağında bulunur. Ve üzgünüm ama beynimizin sağ tarafı tahmin edemeyeceğiniz kadar dürüsttür ve yalan söylemez! Sizi çabucak ele verir! O sebeple beyninize gönderdiğiniz sinyallere aman dikkat der ve bir sonraki aşamaya geçerim!
EQ’muz eşittir biz!
Bu arada küçük bir not; neden beynimizin sağ tarafı yalan söylemez hatta istese de söyleyemez biliyor musunuz? Çünkü; duygusal zekâ dediğimiz unsurumuz yani hepimizde var olan ve hayatımızı yöneten EQ’ muz bunu ortaya çıkarır. Nasıl mı? EQ en basit ve akılda kalıcı tanımıyla; “kişinin kendisinin ve diğerlerinin duygularına ilişkin farkındalık ve duygu yönetimi becerisi” anlamına gelmektedir. Yani duygu yönetimimiz bizi ele verir.
Vokal kodlar tehlikelidir!
Şimdi diyebilirsiniz ki; “eğer bu duyguları biz yönetebiliyorsak nasıl oluyor da onlar bizi ele verebiliyor?” hakkınız var güzel insanlar. Ben de sizin yerinizde olsam ben de sorardım bu soruyu? Hadi bunu bir örnekle açıklayalım ne dersiniz? Şimdi diyelim evlisiniz ve eşiniz işyerinden eve geldi. Ama siz ne deseniz, ne yapsanız eşinize güzel gelmiyor hatta biraz amiyane bir tabirle söylemek gerekirse her şey kendisine “BATIYOR”. İşte burada sizin ısrarla anlam veremediğiniz ama bir sebep bulmak için uğraştığınız durumu EQ size anlatacak! İşyerinde muhtemelen ast-üst ilişkisinden ileri gelen bir hiyerarşide kendisinin üst seviyesinde çalışan birine kızan eşiniz, işyerinde sesini yükseltemediği için eve geldiğinde bu öfkeyi doğrudan size yansıtarak dışa vuracak.
Peki sonuç = Kişilerin sesi ve duygusu yakındır. Sesin nasıl olduğu, içsel iletişim ve içsellik hakkında bilgi verir. Hem de fazlasıyla açıklayıcı olacak şekilde.
- Yüz: “Duygularımız çıktı meydane aman Allahım ortalık şahane”.Evet güzel insanlar üzülerek söylüyorum ki; yüzümüz bizim en yakın ele vericimiz. Çünkü; kendileri duygularımızın görünümlendiği ilk zemindir efendim. Yani doğrudan beynimizin sağ lobuna bağlı olarak faaliyet gösteren, direkt işleme giren ilk yerdir kendileri. Bu sebeple aynaya baktığımızda kendimize asla yalan söyleyemeyiz. Kezâ başkalarına da……. Siz ne demek istediğimi anladınız canlarım!
İletişimi yüzdeye vuralım mı?
- Beden dili %60
- Ses tonu %30
- Sözcükler %10
Evet güzel insanlar, bugünlük de muhteşem birlikteliğimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ben Melda Özen. Bugün sizlerle iletişimin bilinmeyen yüzünü konuşmaya devam ettik ama bir farkla araya güzel ip uçları sıkıştırarak. Oluşturduğumuz bağın gücü bana inanılmaz bir enerji veriyor canlarım. Hepinizi seviyorum. Yeni konuyu heyecanla bekleyin.