Dünyanın en kutsal duygularından birinin annelik duygusu olduğunu kabul edebiliriz. Bu duyguyla ilk tanıştığın zaman neler hissettin?
Elbette tarifi imkânsız bir duygudan bahsediyoruz. O yüzden bunu şöyle ya da böyle güzel bir şey diyerek tarif etmek çok güç. Varlığıyla yaşadığını hissetmek diye söyleyebilirim en basit haliyle. Annelik hissiyatının ise doğumla birlikte oluşan bir duygu olduğunu düşünmüyorum. Karşılıksız sevgiyle bağlanan her kadının ister doğursun ister doğurmasın bunu yaşadığına inanıyorum.
Yaşadığımız her deneyim kendimizi geliştirmemize yardımcı oluyor. Peki Nil ve Naz sana ne gibi bir deneyim kazandırıyor?
Aslında onlarla ve onlar sayesinde her gün yeni bir şey öğreniyor, yepyeni deneyimler kazanıyorum. Anne olduktan sonra daha sabırlı, daha sakin, daha anlayışlı ve aslında yeni ve başka bir Buse’ye dönüştüm. Bu dönüşüm bana da iyi geldi.
Moda dünyasında başarılı bir konuma sahip olan bir anne olarak çocukların giyimine ne kadar önem veriyorsun? Kıyafet seçimlerine onlar mı karar veriyor yoksa sen mi yönlendiriyorsun?
Çok teşekkür ederim. Benim için kızlarımın dikkat ettiğim tek şey şıklıktan öte kendilerini rahat hissedecekleri kıyafetlerin seçimi oluyor. Marka giysinler diye de bir düşüncem olmadı. Nil artık genelde kıyafetlerini kendi seçiyor, zaman zaman da benden danışmanlık alıyor. Zaten içinde rahat hissetmedikleri kıyafetleri kendileri de giymek istemiyor. Yaş farkı az olduğu için bazen ayrı kıyafeti giymek üzerine minik krizler yaşıyoruz elbette.
Nil’in Naz’dan 18 ay daha büyük olduğunu biliyoruz. Aralarındaki abla kardeş ilişkisini nasıl yürütüyorlar? İyi bir ikili olduklarını söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle çok iyi bir ikililer. Naz Nil’e bazen abla diye sesleniyor ama aslında birbirlerinin en iyi arkadaşı gibiler. Nil Naz’a doğduğundan beri hep sahip çıkmaya çalıştı, yaşları çok küçük olmasına rağmen birbirlerini kolladılar ve özellikle Nil kardeşine çok düşkün. Yaşları bu kadar yakın iki kardeş olmalarında ki en büyük avantaj birbirleriyle oynamaları ve birbirlerine hep yol arkadaşlığı etmeleri. Onların birlikte büyümesini, birbirlerine olan sevgisi ve bağını izlemek benim için büyük bir mutluluk.
Hem yoğun bir iş hayatına sahipsin hem de çocuklarınızla birlikte zaman geçirmeyi ihmal etmiyorsun. Yorulduğun zamanlar oluyor mu?
Tabii ki oluyor. Doğumlarından itibaren çalışmaya uzun süreli aralar vermeden, işimi onların zamanlamalarına göre ayarlamaya çalıştım. Çalışmak, üretmek, işimin başında olmak beni her anlamda besliyor, anneliğimi de öyle. Öncelik sıralamasında elbette kızlarıma ayıracağım vaktin karşılığı olamaz. Önceliğim hep onlar. İyi bir zaman yönetimi yaptığımı düşünüyorum. Aralarda yetişemediğim, yorulduğum zamanlar tabii ki oluyor ama o zamanlarda da eşimden, annemden, kayınvalidemden, ablamdan destek alıyorum. Onlar da zaten seve seve yanımda yer alıyor.
Günlük rutinlerinin arasında spor yapmak olduğunu biliyoruz. Peki çocukların sporla arası nasıl?
Benim hayatımda spor küçük yaşlarımdan itibaren hep vardı. Ortaokuldayken profesyonel anlamda hem tenis hem kayak yaptım. Son 1 yıldır zayıflama sürecimle birlikte spor hayatımın vazgeçilmezlerinden biri oldu. Spor yapmak bana sadece fiziksel değil ruhsal anlamda da çok iyi geliyor. Çocukların da sporla büyümesini, spor yapmalarını çok istiyoruz eşimle. Şu anda haftada 1 gün jimnastik ve yüzme dersleri alıyorlar. Bizi hep spor yaparken gördükleri için de hafta sonları onlar da bize eşlik ediyor. Sporun yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar üzerinde de çok pozitif ve olumlu etkileri var. Bunu hayat boyu sürdürmelerini ümit ediyoruz.
Hayvan sevgisi ile çocuk sevgisinin eş duygular olduğunu söyleyebiliriz. Hayvan sever bir aile olarak, hayvan sevgisinin çocuklar üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsun?
Hayvan sevgisinin bilinci ile çocuk yetiştirmenin çok kıymetli ve çok önemli olduğuna inanıyorum. Benim de küçükken Fındık adında bir köpeğim vardı. Hayalimizde hep çocuklar için bir hayvan sahiplenmek var ama şu anda evimiz buna müsait olmadığı için bunu öteliyoruz. Şu anda 2 küçük balıkla idare ediyoruz. Onların tüm sorumluluğu Nil ve Naz’da. Kendi isimlerini onlara verdiler. Onları besleme ritüelleri çok eğlenceli oluyor.
Biraz da senin çocukluğuna değinmek istiyoruz. Peki sen nasıl bir çocukluk yaşadın?
Şanslı bir çocukluk yaşadım. Annem ve babam ben ve ablamı sevgi dolu bir aile ortamında büyüttüler. Sevgi, saygı, örf, adet, büyüklerimizin kıymetini bilerek ve her şeyi yaşımızda yaşayarak gördük. Onlardan görüp, öğrendiklerimi, okuduklarımı, deneyimlerimle harmanlayarak çocuklarımla ilişkime yansıtmaya çalışıyorum.
Son olarak ilerleyen yıllar için Nil ve Naz’a bir not bırakmanı istesek, ona neler söylersin?
Onları hep severek, kararlarına saygı duyarak, onları anlamaya çalışarak büyütmeye çalıştığımızı geriye dönüp baktıklarında onları çok seven bir anne-babaya sahip olduklarını bilmelerini isterim.