Bir yıldızın parlamasını sağlayan birçok özellik vardır. Bu özellikler arasında en önemlisi ise inançtır. Kendine olan inancını ve duruşunu büyüleyici bir denge ile korumayı başaran Damlasu İkizoğlu geleceğe emin bir şekilde göz kırpıyor.
En son Kardeşlerim dizisi ile Melisa karakterine hayat veren Damlasu İkizoğlu, bir süredir dikkatleri çeken isimler arasında yer alıyor. Biz de aklımızdaki soruları kendisine sormak için keyifli bir çekim gerçekleştiriyoruz. Sette ilk buluştuğumuz andan itibaren karakteri ve enerjisi ile eğlenceli bir atmosfer yaratan Damlasu, tüm samimiyetini objektifin karşısında ifade ediyor. Ortaya çıkan fotoğraflar ve sorularımıza verdiği yanıtlar ise bu çekime şahitlik yapıyor. Siz de bu eğlenceli atmosfere dahil olmak ister misiniz?
“Uzun bir dönem hiç dinlenmedim”
Son zamanlarda dahil olduğun projelerle oyunculuk anlamında kendini kanıtladın. Hikayenin başına dönecek olursak, Damlasu oyuncu olmadan önce nasıl bir hayatı vardı?
Aslında her öğrenci gibi sıradan bir hayatım vardı. Sinemaya olan tutkum ve bu meslekle ilgili her şeyi öğrenme merakım, Marmara Üniversitesi’ni kazanıp bölümü okumaya başlamamla daha da güçlendi. Ancak bu yetmedi, sinemanın içine girdikçe kamera önünün de beni çok heyecanlandırdığını fark ettim. Eğitim almak istedim ve uzun bir dönem hiç dinlenmeden, çok da keyif alarak okul, tiyatro ve dans derslerinin arasında mekik dokumaya başladım. Hala eğitimim devam ediyor. Yaşadığım hayat boyunca bana bir şeyler katacağını hissettiğim anlar olursa peşinden gideceğimi biliyorum.
“Çalışmak istediğim ve hayranı olduğum birçok yönetmen var”
Geldiğin noktada, Kardeşlerim gibi çok izlenen bir dizide, dikkat çeken karakterle karşımıza çıktın. Peki gelecek için nasıl bir kariyer planı oluşturuyorsun?
Kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok iyi bir projeyle girdim bu sektöre ve çok güzel deneyimlerim oldu. Hemen arkasından kendimi bu kadar izlenen ve beğenilen Kardeşlerim dizisinde bulmam beni çok mutlu ediyor. Melisa ile yine keyifli ve seyircinin beğenisini kazanacak bir sezon geçireceğimize eminim. Gelecek için açıkçası çok güzel hayallerim var. Bağımsız sinemayı çok merak ediyorum ve içinde bulunmayı çok istiyorum. Çalışmak istediğim ve hayranı olduğum birçok yönetmen var umarım bir gün onlarla çalışabilirim. Ve tabii okuyup eğitimini aldığım kamera arkası ve yönetmenlik adına da birtakım hayallerim var. Bakalım.
“İşin püf noktası kişinin kendinde”
Son zamanlarda her dizide yeni bir yüze rastlıyoruz. Sen bu yüzler arasında öne çıkmayı başardın. İşin püf noktasını neler oluşturuyor dersin?
Böyle düşündüğünüz için teşekkür ederim. Bu sorunun spesifik bir cevabı var mı bilmiyorum. Bunu bir yarış gibi görmüyorum. Bireysel olarak çalışmanın, çok izlemenin, okumanın gerekliliğine inanıyorum. Aslında işin püf noktası kişinin kendinde, azminde ve isteğinde gizli.
Hedeflerimizi gerçekleştirirken ailemizin desteği oldukça önemli rol oynuyor. Senin ailenle bağların nasıl, bu konuda sana destek oluyorlar mı?
Benim hayatta kendimi en şanslı hissettiğim konu bu. Ailemle aramızda her şeyi paylaşıyoruz. Ne istediğimizi, neye sıkıldığımızı, vazgeçtiklerimizi, hayallerimizi… Birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Bu yüzden birbirimize inanıyoruz ve güveniyoruz. Ailem en büyük destekçim her zaman. Bana “Mutlu ol, nasıl mutlu olacaksan öyle yap” dediler. Bunu öğrettiler ve ben de yaptım, yapmaya devam ediyorum.
“Sosyal medya keyifli bir alan yaratıyor bana”
Sosyal medyayı aktif kullanman özellikle sevenlerini çok mutlu ediyor. Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Sosyal medya sana neler katıyor?
Sosyal medya keyifli bir alan yaratıyor bana. Her zaman aktiftim ama şimdi daha çok kişiye fikrimi belirtebiliyorum. Daha fazla kişinin de fikrini dinleyebiliyorum. Sevenleri mutlu ettiği kadar beni de mutlu ediyor bu durum. Etkileşim içindeyiz sürekli. Böyle bir imkanımız olması çok güzel.
Paylaşımlarından bahsetmişken hayvan sevgini es geçemezdik. Özellikle Mocha için açtığın hesap çok sevimli görünüyor. Mocha ile uyumlu bir ikili olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle! O benim ruh eşim, dostum, ev arkadaşım, hatta evin sahibi. Ruh halini mimikleriyle o kadar güzel anlatıyor ki paylaşmadan edemiyorum. Elbette herkesin çocuğu kendine özel, Mocha da benim için bambaşka. Ben onunla aynı masada oturuyor, kahvaltı yapıp sohbet ediyorum. Benimle kafelere, restoranlara geliyor, sandalyede oturuyor. “Mocha’ya sosis tabağı yaptırıyorum abla” diyorlar. Mocha’ya bakıyorum, o da kilo aldığı için pek rahatsız ama canı istiyor. “İyi, bir kereden bir şey olmaz, ben de yiyeyim” diyorum. Sonra dertleşiyoruz beraber. O pek konuşmuyor ama her şeyi biliyor, her şeyi anlıyor, hissediyor. Bir de çok iyi sır saklıyor.
Stilin kadar stilini tamamlayan dövmelerin de dikkatleri çekiyor. Dövmelerinin bir hikayesi var mı?
Aslında çoğu dövmemi aniden karar verip yaptırdım. Biraz düşününce vazgeçiyor insan. O yüzden, o öncesindeki “Yaptırsam mı? Yaptırıyorum bak” kısmını oldukça çok yaşıyorum. Kolumda Mocha’nın bebeklik fotoğrafı, okulu kazandığımda yaptırdığım kamera figürü, Beatles’ın en sevdiğim şarkısından bir söz, bir de erkek arkadaşım Oral ile birlikte yaptırdığımız çizgisel bir kuş var. Ayağımda ise ablamla yaptırdığım, burcumuz olan minik bir yengeç var. Karnımda Vitruvius Adamı dövmesi var, onu ilk maaşımla yaptırmak istemiştim. Belimdeki “Post hoc ergo propter hoc” yazısı ise bir neden-sonuç bağlantısını ifade ediyor. Hepsi çok sevdiğim, minik minik, genel bakıldığında çok göze batmayan dövmeler.
“Modum düşükse kendimle zaman geçiririm”
Sevenlerin seni eğlenceli ve enerji dolu olarak tanımlıyor. Peki modunun düştüğü zamanlar nelerden besleniyorsun?
Modumun düşük olduğu zamanlar öncelikle bunu kabulleniyorum ve nedenini irdelemeye başlıyorum. Öbür türlü bu durum sürüp gider, ben bir an önce üzerimden atmak isterim. Kendimi “Bak bu da olabilirdi, en azından şöyle oldu” diye teselli etmiyorum hiçbir zaman. Modum düşükse kendimle zaman geçiririm, keyif aldığım aktiviteleri yapmaya çalışırım.
Seramik ve resim sanatına olan ilgine ayrı bir parantez açmak istiyoruz. Bu alanlara ilgin olduğunu nasıl keşfettin?
Pandemide boş durmamak adına kendime bir hobi bulmak istedim. İlk olarak, resim yapmayı denedim. Gerçekten çok seviyorum, fakat ne yalan söyleyeyim, pek becerim yok. Yine de vazgeçmedim. Sonra bir antika pazarına gittim. El yapımı seramikler gördüm ve o kadar hoşuma gitti ki denemek istedim, çok tatlı bir hoca buldum. Bunun üzerine dersler almaya başladım. Bütün boşluklarımda çamurla uğraşıyorum. Yorgunken uzanmak yerine bunu yapmak çok daha iyi geliyor, rahatlatıyor, dinlendiriyor. Yarattığım bir şey olduğunda çok seviniyorum, çok da güzel şeyler çıkıyor. Hatta bununla ilgili bir planım var yakın zamanda. Umarım hayata geçirebilirim.
“Fiziğimi iyi tanıyorum”
Eğlenceli bir karaktere sahip olduğun gibi yine karakterini yansıtan bir stile de sahipsin. Kombinlerini oluştururken nelere dikkat ediyorsun?
Kombinlerimi hep sade ve şık olarak tercih ediyorum. Beyaz, krem tonları benim için bunu tanımlıyor. Çoğu zaman da aynı olmak istemiyorum. Farklı ama yine sade parçalar da dikkatimi çekiyor. Fiziğimi iyi tanıyorum. Ona göre pantolonlar ve elbiseler seçiyorum. Bazen çok beğensem de kıyafetin üzerimde iyi durmadığını veya rahat hissetmediğimi fark ettiğim için vazgeçiyorum, çok zorlamıyorum.
Son olarak, hem kariyerin hem de özel hayatın için gelecekte okuyabileceğin bir not bırakmanı istesek kendine neler söylersin?
23’ten selamlar! Bilmiyorum kaçındasın, fakat çok da önemli değil… Doğaya gerekli önemi gösterdiğini, hayvanlara daha da fazla sevgi verdiğini, önemsediğin insanlarla vakit geçirdiğini, toksik ilişkilerden uzak durduğunu, daha çok seyahat ettiğini, daha çok dil öğrendiğini, daha fazla yardımsever olduğunu, daha çok güldüğünü ve asılsız olanlardan çok, gerçek problemleri dert edindiğini düşünüyorum. Şimdi geri kalan hayatında hiçbir şey için geç kalmadığını bilmeni ve hayal etmeye devam etmeni tavsiye ediyorum. Unutma, seni seviyorum!
Röportaj Salih Devrim
Fotoğraf Sefa Yamak
Moda Editörü Şule Atasoy
Saç Mert Pekgüzel
Makyaj Shahrzad Naseri
Fotoğraf Asistanı Hasan Aybars Öncü
Moda Editörü Asistanı Miray Akbaş
