Dünyanın en kutsal duygularından birinin annelik duygusu olduğunu kabul edebiliriz. Bu duyguyla ilk tanıştığın zaman neler hissettin?
“Mucizelerim benim” dediğimi ve mutluluktan çok ağladığımı hatırlıyorum. Onları kucağıma almak en büyük hayalimdi. ‘Ne badireler atlattık’ sözünü hamileliğim boyunca iliklerime kadar yaşadım, yaşadık. Tek yumurta ikizleri ve ikizden ikize transfizyon sendromu oluşmuştu aralarında. Karnımdayken ameliyat olmuşlardı. Her an kaybetme korkusuyla yaşadım. Doğdukları güne kadar çok zorlu bir dönemdi. Şükürler olsun Allah’ım onları kucağıma verdi. O duyguyu kelimelere dökmek gerçekten mümkün değil. En tamamlanmış, en mutlu olduğum andı diyebilirim ama bu cümleler de çok sığ kalır o an yaşadığım hislerimin yanında.
Yaşadığımız her deneyim kendimizi geliştirmemize yardımcı oluyor. Peki Alin ve Lina sana ne gibi bir deneyim kazandırıyor?
Daha önce kullandığım kelimelerden tut attığım çoğu adıma kadar daha az dikkat ediyordum kendime. Uyumamak, bazen neredeyse hiç uyumadan yine güne enerjiyle başlamak. Çayını, kahveni asla bitirememek… Dünyanın en değerli mutluluk sebepleri. Bir gülüşleri tüm yorgunluğumu unutmama yardımcı oluyor. Beraber keşfetmek, her gün beraber yeni bir şeyler öğrenmek. Karşımıza çıkacak ne varsa beraber kol kanat germek. Onlarla ‘an’ da kalabilmek. Deneyimlerin en güzeli, onlarla geçirdiğim her an.
Her ne kadar ikiz çocuklar birbirine fiziksel olarak benzese de karakter olarak farklılık gösterebiliyor. Lina ve Alin’in de farklı karakterlere sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?
Düşünüyorum… En çok sorulan sorulardan da biri: ‘’Hangisi daha yaramaz?’’. Yaramaz kelimesi hiç güzel gelmiyor kulağa; işe yaramaz gibi. Yaramaz değil ikisi de. Hangisi daha muzip daha hareketli sorusuna da direkt bir cevap veremiyorum çünkü sanki el veriyorlar birbirlerine, değişken yani. Bazen Alin bazen Lina. Birbirlerinden en ayrılan özellikleri ise Lina bana daha çok ilgi gösteriyor bu dönemde. Alin daha kendi halinde olmayı ya da babayla olmayı seviyor ama dediğim gibi bu da her an değişebilir.
Yoğun ve başarılı bir iş hayatına sahipsin. Bu tempo arasında Alin ve Lina’ya nasıl vakit ayırabiliyorsun?
Onlarla geçirdiğim her anda güzel vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Belki bu günleri hatırlamayacaklar ama beraber mutlu geçirdiğimiz her an ilerde karakterleri oturduğunda yanlarına kâr kalacak. Hepimiz için öyle. Ben onlarlayken dünyanın en mutlu insanıyım. Çok yorgun hissettiğim zamanlarda Anıl geçiyor yerime. Ben de biraz dinleniyorum. Enerji toplamalıyım ki onlara da güzel enerji vereyim.
Her çocuk özgür bir ortamda büyümek ister. Siz de şehirden uzak, oldukça geniş ve ferah bir evde yaşıyorsunuz. Çocukların sağlıklı büyümesi için özgürlük alanları önemli midir?
Bundan önceki evimiz apartman dairesindeydi. Şu an yaşadığımız eve nazaran küçük bir evdi. Biz orda da çok mutluyduk. Özgürlük alanı evin genişliğine göre değil bence, yaşadığın neresiyse buna olanak sağlayabilirsin. Ama evet bahçeli ev olmasının artıları çok. Hayalimdi küçüklüğümden beri bahçeli ev de oturmak. Çocuğum olursa bahçeli evde büyümelerini istedim. Şansa pandemiden önce taşındık. Kızlarımın şansına diyelim artık.
Hayvan sevgisi ile çocuk sevgisinin eş duygular olduğunu söyleyebiliriz. Tatlı bir köpek ile sevimli bir kediye sahip olan bir aile olarak, hayvan sevgisinin çocuklar üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsun?
Çocuklara küçük yaşlarda hayvan sevgisini, doğa sevgisini aşılamak çok önemli bence. Çok küçükler, bilmiyorlar bazen hoyratlaşabiliyorlar. Çiçeği koparma isteği her çocukta vardır mesela ya da bazen kediyi köpeği iteklemek, korkudan ne yapacaklarını şaşırmaları… Onlara yaş ilerledikçe bu konuları daha çabuk anlatabildik. Şu anda merhamet duygusu o kadar fazla ki ikisinde de. Hayvanları doğayı severek büyüyen çocukların ilerde kötü bireyler olabileceklerini düşünmüyorum. Bunların hepsi bizim elimizde bence.
Sosyal medya paylaşımlarınızdan gördüğümüz kadarıyla çocuklar müziğe ve dansa oldukça ilgi duyuyor. Bunun üzerine bir eğitim almalarını ve kendilerini bu yönde geliştirmelerini ister misin?
Her şeyi ufak ufak göstermek istiyorum, sonra onlar yollarını kendileri çizecekler zaten. Ama bilsinler, bizim keyif aldığımız şeyler belki onlara cazip gelmez ama benim de gördüğüm kadarıyla evet çok seviyorlar dansı ve müziği. Karnıma düştüklerinde de hep müzik dinlettik ve karnımda da kıpır kıpır oynuyorlardı.
Biraz da senin çocukluğuna değinmek istiyoruz. Peki sen nasıl bir çocukluk yaşadın?
Hayat ne gösterir bilinmez tabi ama Allah eşimle bir ömür birlikte olmayı nasip etsin inşallah. Ben küçük yaşta anne babası ayrılan bir çocuktum, oradan oraya yer değiştirerek büyüdüm. Ne yalan söyleyeyim eksikliğini hissediyordum aile olmanın. Babamla da annemle de ayrı ayrı aile ilişkilerimiz çok kuvvetliydi ama bir arada olmaları hep içimde bir yerde ukdeydi, küçükken… Onun dışında öyle çok şımartıldığımı düşünmüyorum. Belki annem tarafından bir ufak şımartılmalar olmuştur. O da tek çocuk olmamdan dolayıdır, hakkımdır bence. Derslerimden yana çok başarılı bir öğrenci değildim. Babamla bu konuda biraz sıkıntılar yaşardık ama onun dışında sevgiyle büyüdüm.
Son olarak ilerleyen yıllar için Alin ve Lina’ya bir not bırakmanı istesek, onlara neler söylersin?
Benim güzel kızlarım. Tek isteğim sağlıklı ve mutlu olmanız. Bir de birbirinizin ellerini hiç bırakmamanız. Tasvip ederim veya etmem, her konuda tercihlerinize, sizin sevgi duyduğunuz her şeye saygı duyacağımdan ve arkanızda olacağımdan şüpheniz olmasın. Sizi, iki tane daha ben yaratmak, bana dönüştürmek için doğurmadım. Ne yaparsanız yapın kendi ayaklarınızın üzerinde duracağınızı, kendi karakterlerinizden asla ödün vermeyeceğinizin zaten farkındayım. Çünkü siz de anneniz gibi Koç burcusunuz. Hangi mesleğe sahip olmak isterseniz isteyin yeter ki yapacağınız her işi mutlulukla yapın. Sizi çok ama çok seviyorum.