Hızlı, uyumlu ve hedefe odaklanan bir oyuncu Yağız Can Konyalı. Son zamanlardaki başarısı hem kariyerini güçlendiriyor hem de geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Tabii ki bu enerjisi çekimimize de yansıyor. Özgürce poz vermekten çekinmeyen oyuncu, tüm çekim boyunca yüksek enerjisini korumayı başarıyor. Kimi zaman eğlenceli kimi zaman karizmatik halleriyle, bizleri derin bir keşfe çıkarıyor.
Yaşamdan edindiğimiz deneyimler yarınlarımıza yön vermemize yardımcı oluyor. Senin bugünkü karakterini ortaya çıkaran deneyimlerin neler?
Deneyimler önce aileyle başlıyor. Sonrasında ikili ilişkilerle, mesleki tecrübelerle ve arkadaş çevresiyle şekilleniyor. Ben her günümün bir öncekinden daha iyi olması için çalışıyorum. Sabahları öyle uyanmak istiyorum. Zaman ve yaş geçtikçe daha fazla deneyimler ve birikimler oluşuyor. Bugün beni ben yapan şey, aslında dünkü ben.
Uzun yıllardır televizyonda yer aldığın projeler ile pek çok kişinin evine misafir oluyorsun. Tanımadığın insanların senin hakkında bir düşünceye sahip olması, seni sevmeleri ya da eleştirmeleri nasıl hissettiriyor?
İnsanlarla yolda karşılaşıyorum ve hiç tanımadığım kişilerin beni ve oynadığım dizileri, filmleri takip ettiklerini söylemeleri hoşuma gidiyor. Kimin gitmez ki? Kimisi çok seviyoruz, kimisi başarılarınız devamını diliyoruz gibi iyi dileklerde bulununca ben de motive oluyorum. Bir oyuncunun en büyük tatmini bunları duymaktır zaten.
Mimar Sinan gibi önemli bir üniversitede oyunculuk eğitimini tamamladın. O yılları düşündüğünde içinde bir özlem duygusu oluşuyor mu? Nasıl bir öğrenciydin, arkadaş canlısı mı yoksa daha çok kendi başına takılanlardan mı?
Üniversite yıllarımda yaşadığım olaylar, en unutulmazlarım arasında. Eğlenceli arkadaş gruplarıyla birlikte keyifli bir konservatuvar dönemi geçirdik. Çoğumuz zaten bu sektörde devam ediyoruz. Hem dizi hem film hem tiyatro yapıyoruz ve devamlı birlikteyiz. Halen yakın çevrem okuldaki arkadaşlardan oluşuyor diyebilirim. O yıllar çok çalışarak geçse de aynı zamanda bir o kadar da eğlenceliydi. Hayal ettik ve hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz yola koyulduk. Şimdi de okul yıllarının bize kazandırdıklarını uyguluyoruz. Kendi adıma konuşursam; hayatımın en verimli, çok şey öğrendiğim, en eğlendiğim aynı zamanda en çok çalıştığım zamanlardı.
Canlandırdığın farklı karakterler oyunculuk konusundaki tecrübeni ortaya çıkarıyor. Tüm tecrübelerini göz önünde bulundurduğunda mesleğinin karakterini geliştirdiğini düşünüyor musun?
Aslında bu sorunun cevabı çift taraflı. Karakter yapımızın da mesleğimizi geliştirdiğini düşünüyorum. Çünkü her gün insan güne başka bir insan olarak uyanıyor: Yaptıklarıyla, başardıkları ya da başaramadıklarıyla… Hayatın içindeki her şey, özel yaşamındaki sorunlar veya olaylar, karakterinde değişiklik gösterebiliyor. Tercihlerini, bakış açılarını değiştirebiliyor. Karakter yapım veya içinde bulunduğum sosyal durumum beni oyuncu yaptı. Şimdi içinde bulunduğum sosyal çevre belki de şu anki karakterimi de etkiliyordur. Kısaca karakterim mesleğimi, mesleğim de karakterimi geliştiriyor.
Erkek Severse dizisiyle dijital platformda, Sesin Resmi oyunuyla da tiyatro sahnesinde karşımıza çıkıyorsun. Peki kendini daha rahat hissettiğin bir alan var mı, yoksa her iki alan da senin için aynı değere mi sahip?
Hem televizyon hem dijital hem de tiyatro yapıyorum. Bu dönem öyle oldu. Hepsini aynı anda yaptığım iç içe bir dönem. Hepsinde kendimi rahat hissediyorum; iyi senaryo, iyi ekip olduktan sonra tabii. Tiyatro, dizi, sinema filmi… Oyunculuk yaptığım her mecra kendimi iyi hissettiriyor.
Sosyal medyada kullandığımız profiller dijital kimliklerimiz haline dönüştü. Senin sosyal medya ile aran nasıl, kullanmaktan zevk alıyor musun?
Tabii ki sosyal medya artık hayatımızın içinde olan bir mecra. Ben de kullanıyorum. İşimle ilgili paylaşımları oradan yapmak hoşuma gidiyor.
Yerli ve yabancı dizileri izliyor musun? Son dönemde en sevdiğin, önerdiğin yerli-yabancı diziler hangileri?
Vakit buldukça izliyorum. Son zamanlarda herkesin sevdiği gibi ben de “Kulüp” dizisini sevdim. Çok ince düşünülmüş bir proje. Oyuncu performansları, prodüksiyonu ve yönetmenliği oldukça başarılı. Yabancı dizilerde de çok favorim var ama son dönemde beni etkileyen “Squid Game” oldu diyebilirim. Keşke daha çok takip edebilsem ama bu ara tiyatro ve setten dolayı bayağı yoğunum.
Aklına kendi aileni kurma düşüncesi geldiğinde aklında nasıl bir hikaye canlandırıyorsun? Hayalinde nasıl bir baba profili oluşturuyorsun?
Şu an böyle fikirler için erken olduğunu düşünüyorum. Daha çok işlerimle alakalı planlarım oluyor. Tabii ki aile kurmak, baba olmak gibi fikirler ara ara aklıma geliyor. Sadece doğru zamanda olması ve doğru insanla olması gerektiğini düşünüyorum. İleride tatlı bir baba olmak isterim. Ama çok da planlamaya gerek var mı ki, “şöyle bir baba olurum, böyle bir baba olurum” demeye? Ailemizden gördüklerimizin yanında kendini geliştirmiş, teknoloji çağına kendini uyarlamış bir ebeveyn olmayı isterim. Kız çocuk babası olmayı tercih ederim ama önemli olan sağlıklı bir çocuk ve zamanı geldiğinde olması.
Yoğun çalışma temposunun ardından enerjini toplamak için neler yapıyorsun? Öncesinde bir plan mı oluşturuyorsun yoksa akışa göre canın nasıl isterse öyle mi zaman geçiriyorsun?
Aktif olarak bayağı bir süredir oyunculuk sektöründe çalışıyorum. Dizi setleri, tiyatro oyunum, seslendirme derken koşturmalı bir hayatım var. Ben çalışarak dinlenen, çalışarak enerji toplayan biriyim. Pandemi dönemindeki o süreç bile beni boşluğa düşürdü. İlk defa o kadar uzun boşluğum oldu, ki bundan da zevk almadım. Çalışma hayatımda çok iyi ekiplere denk geldim. Bütün bunlar bana enerji veriyor. Bu kadar yoğunluğun arasında kalan küçücük zamanda da özel hayatıma yer ayırmak daha anlamlı geliyor.
Son olarak stiline de değinmek istiyoruz. Günlük hayatında nasıl giyinmeyi tercih ediyorsun? Giyinirken özen gösterdiğin detaylar var mı?
Genel olarak sıcağı sevmiyorum. Kışın üşüme problemi de yaşamadığım için, kışları da ince ceketler, pardösü veya deri ceketlerle gündelik hayatımı geçiriyorum. Galaya ya da özel bir davete gitmiyorsam, spor tarzda giyinmeyi tercih ediyorum. Spor kıyafetten kastım kesinlikle eşofman değil. Bu tarz giyinmek enerjimi alıyor. Ama jean pantolonlar ve deri ceketler favorilerim arasında.