Hemen her filminde kullandığı pastel ağırlıklı renk tonlarının yarattığı masalsılığı başka bir boyuta taşıyan simetri takıntısı ve büyülü atmosferlere açılan müzik tercihleriyle akıllarımızı başımızdan alan usta yönetmen Wes Anderson’ın sinema dünyasına birlikte yola çıkalım mı?
The Grand Budapest Hotel
Her filmi büyük ilgiyle karşılanan Wes Anderson’ın sevilen filmi, 1920’li yıllarda Avrupa’da Büyük Budapeşte Oteli’nde görev yapan Mösyö Gustav ve yakın arkadaşı lobi görevlisi Zero Mustafa’nın yaşadıklarını anlatıyor. Büyük Budapeşte Oteli çarpıcı sinematografisi ile yönetmenin en önemli filmlerinden biri. Dramatik atmosferin masalsı bir atmosfere kavuşturulduğu Wes Anderson dehası. 2014 yılında vizyona giren film ve En İyi Film Müziği, En İyi Yapım Tasarımı, En İyi Kostüm dallarında Oscar almıştır.
Moonrise Kingdom
Amerika’nın küçük bir adasında orta sınıf insanların tüm klişelerle donatılmış ortamında geçen filmin en renkli detayı iki minik kahramanın yaşadıkları absürd aşk. Bir önceki yaz kilisede sergilenen bir tiyatro oyununda tanışan ve o günden itibaren mektuplaşan, iki genç aşık Sam ve Suzy’nin evlerinden ve kasabalarından kaçmasını anlatıyor. Filmde yansıtılan evler tamamen dev oyuncak bebek evleri gibi görünüyor. Wes Anderson, bu evlerin içerisinde yaşanan aile içi geçimsizlik, sorunlu çocuklar, hayatta bir yere varabilmek çabası gibi karanlık ögeleri öylesine renkli yansıtıyor ki dram içeren olgular onun ellerinde komediye dönüşüyor.
The Royal Tenenbaums
Royal Tenenbaums bizdeki ismiyle Tenenbaum Ailesi, Wes Anderson’ın genel olarak filmlerinin temel duygusunu oluşturan aile olgusu üzerine kurulu bir film. Uzun yıllardır ayrı yaşayan Royal Tenebaum ve karısı Etheline’in her biri ilk gençlik yıllarında önemli başarılar elde etmiş, Chas, Riche ve Margot isimli üç deha çocuğu vardır. Ailenin son 20 yılının sürekli ihanetler, hatalar ve felaketlerle dolu geçmesinden dolayı Tenenbaum kardeşlerin bu başarısı zamanla yerini başarısızlıklara ve hayal kırıklıklarına bırakmıştır. Ailenin babası olan Royal Tenenbaum’un tutumlarından kaynaklı parçalanan ailenin soğuk bir kış günü tekrar bir araya gelişi ve geçen yılları mizahi bir anlatımla izliyoruz.
Hotel Chevalier
2007 yapımı The Darjeeling Limited filmi Wes Anderson’ın filmografisi içindeki en özgün işlerden biri. Hikayenin minik bir noktasından yola çıkılarak oluşturulan, Natalie Portman ve Jason Schwartzman’ın başrolleri paylaştığı 13 dakikalık kısa film Hotel Chevalier de renk ve atmosfer olarak oldukça tanıdık, anlatım olarak da yalın ve güçlü bir Anderson filmi. İlişkilerinde problemli bir dönemden geçen bir çiftin uzun süre sonra buluşmalarına odaklanan filmde pek çok kişi kendi hayatından bir şeyler bulacaktır.
Isle of Dogs
Japonya’da köpekler evcil veya sokak hayvanı gibi bir ayrım yapılmadan hastalıklı ( köpek gribi ) oldukları bahanesiyle toplanarak çöplerin döküldüğü bir adaya transfer edilerek ölüme mahkum edilir. Köpeklerin yaşam savaşı, Atari isimli bir çocuğun kendi köpeğini aramak için adaya gelmesiyle hem duygusal hem de aksiyon dolu bir yolculuğa evrilir. Wes Anderson, olabilecek en naif şekilde anlattığı masalda zaman zaman seyirciyi rahatsız edebilecek sahnelere de yer vermeyi ihmal etmiyor. İnsanlığın köpeklerle olan yakın ilişkisi seyircinin daha rahat empati yapabilmesini ve filmle daha yakın bir ilişki kurmasını sağlıyor.