Melda Özen
Herkese selam! Merhaba güzel insanlar. Bugün nasılsınız anlatmak ister misiniz? Hadi biraz dertleşelim. Mesela güzel bir soruyla başlayalım, bugün güne nasıl başladınız? Bu sabaha nasıl bir siz olarak uyandınız? Bazen kendimizi iyi hissederek güne başlıyoruz bazen kötü hissederek başlıyoruz. Bunlar gayet normal durumlar. İnsan psikolojisi bir iplik misali, makasla kesmek isterseniz hizasını koruyor elinizle koparmak isterseniz elinizi kesiyor. Yani, inceliği ya da uzunluğu gözümüzü korkutmamalı önemli olan onu hangi yolla kısaltmayı tercih ettiğimiz…. Hadi bakalım bugün ben sizin neşenizi yerine getireceğim. Bugün sizlerle keyifli bir konu hakkında konuşacağız. Sürekli iletişim içerikli konuştuğum için arada es vermek gerekli diye düşünüyorum. Hadi gelin bugün bize ilham veren şehirlerden, ülkelerden konuşalım ne dersiniz? Ha bu arada ben bana ilham verenleri paylaşacağım sizler de bana eşlik edin olur mu? Hazırsak hadi başlayalım!
Eiffel’de Bir Gece!
Bazen uzun uzun düşünürüm Eiffel Kulesine bakarak. Bu kadar muhteşem bir mimariye ev sahipliği yapan bir şehrin ne kadar güzel olduğunu da düşünüyorum elbette. Dünyanın en önemli moda haftalarından birine ev sahipliği yapan Paris ve Paris denildiğinde akla ilk gelen mimari tasarım harikası Eiffel Kulesi. Sizce de fazla ikonik değil mi? Bana kalırsa Paris, Fransız kadınlarının elegan ve parizyen stilini en başarılı lanse eden şehir. Eiffel Kulesi’nin sahip olduğu kıvrımlı ve asil duruşu bence Fransız kadınlarından ilham alınarak tasarlanmış. Hem görkemli hem zarif ama bir o kadar da sade ve çarpıcı bir stille tüm Fransa’ya selam gönderiyor. Zaten klasik Fransız kadını denildiğinde akla ilk olarak, parfüm sürmelerinden tutun da makyaj ve kıyafet bütünlüklerine kadar sergiledikleri “Less Is More” perspektifi gelmiyor mu? Misal, bir Fransız kadını parfüm sürerken asla tüm vücuduna parfümü dağıtmaz. Sadece eklem yerlerine sürerek büyüleyici bir etki yaratır. Ya da kıyafet seçimlerinde hiçbir zaman abartıya kaçmaz. Hep sade ve çarpıcı bir görünümü tercih eder. Aksesuarları kıyafetini tamamlamak ve daha zengin göstermek için kullanır, mücevher dükkanı gibi parıldamak amacıyla değil….
Coco Chanel Neredesin?
Tüm bunlar kafamda birleştiğinde bu mimari harikayı kafamda çekici ve çarpıcı bir elbise olarak hayal etmek kaçınılmaz oldu. Ama en çok böylesi büyüleyici bir mimari eseri özel tasarım bir elbise olarak hayal ediyorum. Acaba Eiffel Kulesi bir elbise olsaydı bu muhteşem tasarım kimin eseri olurdu? Kimin imzasını taşıyan bir şahesere daha dönüşürdü? Evet kafamda deli sorularla yaşıyor olmanın yanında bu deli soruları sizlere de bulaştırmaya geldim:) Bir tahmininiz var mı? Benimle mutlaka paylaşın. Siz Paris’i ya da Eiffel Kulesi’ni özel tasarım bir elbise olarak giyiyor olsaydınız kim tasarlasın ve nasıl olsun isterdiniz? Ben şahsen efsane tasarımcı ve muhteşem kadın Coco Chanel tarafından tasarlanmış olduğunu hayal ediyorum şu anda…. Paris’in zarafetiyle Eiffel Kulesi’nin asaleti birleşince ortaya çıkacak olan resmin özgün oluşu ve elbette Coco Chanel’in zamansız çizgisi ve tarifsiz perspektifi….Şu an gözümün önüne gelen bu kusursuz yansımaları keşke harika bir çizim eşliğinde sizinle de paylaşabilseydim….
Sienna Rengine Boyanan Milano Sokakları!
İtalya’nın en güzel ve kesinlikle görülmesi gereken şehirlerinin başında geldiği her fırsatta dile getirilen, kızıl kahve rengiyle kendine aşık eden bir şehridir Sienna. Bir gün mutlaka, çok severek takip ettiğim İlber Ortaylı Hocamın da dediği gibi ziyaret edeceğim yerlerin başında geliyor bu kızıl ötesi güzellik. Diğer taraftan da modanın en önemli başkentlerinden biri olan Milano. Hadi birlikte düşünelim bu iki güzel şehri büyüleyici bir elbise olarak kendi üzerimizde….
Siena Mı? Milano Mu? Daha Şık!
Bana göre Siena, simli yansımaları olan tüvit bir kumaşın tenimizde zarif bir yansıma oluşturması gibi geliyor bana. Siena kelime anlamı olarak hem narin, hassas güzellik hem kızıl kahve demekmiş. Kızıl kahve anlamına gelmesi aslında bir tesadüf değil çünkü bir çok kıymetli kozmetik markasının far paletlerinde, rujlarında, ojelerinde, göz veya dudak kalemlerinde kullandıkları renge bu ismi verdiklerini görmekteyiz. Bana kalırsa Siena gerçekten renk olarak harika ve biz kadınlara çok yakışıyor. Bu rengi özellikle Türk kadınları, Latin kadınları ve elbette İtalyan kadınları çok güzel ve çekici taşıyorlar. Kısaca içinde ve anlamında Akdeniz esintileri taşıyan bu anlamlı şehri üzerimizde özel tasarım bir elbise olarak hayal etmek gerçekten çok sıra dışı diye düşünüyorum. Ya siz? Ya Milano! Bir düşünsenize bu moda ikonu şehri üzerinizde elegan bir elbise olarak. Kumaş seçimini modacımıza bırakalım derim ama bence su gibi üzerimizden akan bir kumaş seçimi fena olmazdı tıpkı 90’larda yapılan nokta atışı seçim gibi. İtalya denilince bu şehri bir elbise olarak hayalimdeki başarıyı yansıtabilecek tek isim Versace…. Ya siz?
New York’un Gökdelenleri Manhattan’ın Deseni!
Gelmiş geçmiş en önemli moda ikonu şehir nedir diye sorsam ne dersiniz? Frank Sinetra’nın sesinden bir New York yükseltirken, Alicia Keys ile Jay-Z düetini çalma listenizin baş köşesine yerleştirdiğinizi görebiliyorum. Aynı benim gibi düşünüyorsunuz o zaman, tebrikler! Kimler kendisini New York gökdelenlerinde yaşıyormuş gibi ya da Manhattan sokaklarında tıpkı Serena Van Der Woodson edasında yürüyormuş gibi hissetmek istemez ki? İşte bana göre bunu büyüleyici bir elbise eşliğinde yapabiliriz güzel insanlar. Evet benim hayal dünyamda tıpkı Serena Van Der Woodson kadar havalı ve çekici olmak mümkün.
İkonik Gossip Girl ve Zamansız Stili!
Nasıl mı? New York’un asaleti sizin zarafetinizle birleştiğinde bunun mümkün olmaması sadece düşlerimizde gerçek olabilir! Ama korkmayın ben düşlerinizi de yönetebilirim:) Aranızda kimler Gossip Girl dizisini hiç sıkılmadan 7 sezon boyunca izlemeyi başardı. İzleyenler bilir, nasıl güzeldi o Manhattan sokakları değil mi? Her izleyişimde oraya ışınlanmak isterdim. Tüm imza markalar, lüks rezidanslar, ışıl ışıl caddeler, muhteşem tasarımlar ve tabi ki Gossip Girl dizisinin stil ikonu kızları….. Neredeyse herkes Blair Waldorf özgüvenine sahip stil ikonu bir Serena Van Der Woodson olmak istiyordu!
Hadi bakalım o zaman kim tasarlasın bu muhteşem elbiseyi? Ben asaletin vücut bulmuş ve zamansız bir yetenekle birleşmiş hali diyerek bile çok çok az ve yetersiz ifadelerle tarif edebileceğim gelmiş geçmiş en önemli tasarımcılardan biri olan, ikonik tasarımcı Oscar De La Renta der, geçer ve susarım….
Puslu İngiltere’de Güneşli Londra Caddeleri!
Moda’nın tartışmasız en zor ve en başarılı platformlarından bir tanesidir Londra Moda Haftası. Moda denildiğinde akla gelen dört büyük başkentten bir tanesidir. İngiltere’nin o puslu, karanlık, sisli havası gelirken aklıma bir yandan da düşünmüşümdür Londra nasıl bir elbise olurdu ve kim tasarlardı bu muhteşem elbiseyi diye! Evet bunları hep düşünüyorum ben. Biraz fazla sıra dışı bir düşünce sistemim olduğu doğrudur:) Biliyor musunuz? Bu soruya ben klasik bir moda tasarımcısının adını vererek cevap vermeyeceğim. Neden mi? Bana kalırsa hiçbir moda tasarımcısı İngiltere’nin bu doğuştan sahip olduğu puslu ve sevimsiz havasını kıramaz da ondan. Sanki ülkenin coğrafyasının genlerine işlemiş bu neşesiz bu asık yüzlü bu sürekli kırgın bu mutsuz ruh ve bu sisli bakan gözler….
Güzeller Güzeli Prenses Diana!
Bu ülkeyi baştan yaratacak tek bir kişi tanıdığımı düşünüyorum ben. Bana kalırsa İngiltere’nin havasını bugüne kadar tek bir gülüşüyle değiştiren tek bir isim oldu. Tabi ki tahmin ettiniz Prenses Diana olduğunu! Onun baktığı yerde yeni bir umut doğar, onun o sıcacık gülümsemesinin olduğu yerde ülkenin stresi ve kasveti dağılır. İngiltere bir elbise olsaydı zevkli ve büyüleyici tarzı ve zamansız stiliyle gelmiş geçmiş en önemli moda ikonu olan Prenses Diana bu tasarımı yapsın isterdim. Ve hatta keşke yaşıyor olsaydı da o kusursuz fiziği ile bu büyüleyici elbiseyi o taşıyor olabilseydi…..
Karnaval Şehrinde Zamansız Renkler ve Bedenler!
“Karnaval denince akla, hemen onun adı gelir” değil mi? Brezilya….. Dünyanın en güzel en büyüleyici en hareketli en dinamik en kıpır kıpır ve buram buram kahve kokan ülkesidir Brezilya. Şahsen ben bu ülkeyi bir elbise olarak düşündüğümde kafamda sadece hareketli esintiler beliriveriyor. Misal, uçuş uçuş püskülleri, renkli ve simli katmanlardan oluşan ara kumaşları, el örgüsü görünümü taşıyan özenli duruşu, Copacabana ve Ipanema plajlarının kokusunu barındıran desenleri…..
Brezilya Seç Birini: Shakira Mı? JLO Mu?
Kafamda bandana, ayaklarımda espadriller… Kıyafetimi tamamlayan canlı bir mercan rengi ojeler ve tasarım aksesuarlar….. Her daim canlı, neşeli, enerjik, hareketli, sevgi dolu, mutlu, kıpır kıpır, yerinde duramayan bir kişiliğin vücut bulmuş hali olarak hayal ederim ben Brezilya’yı bir elbise olarak. Mesela daha evvel “Dünya Kupasına” ev sahipliği yaptığında dünyaca ünlü şarkıcı Shakira hem klibinde hem konserinde nasıl da ışıl ışıldı hatırlar mısınız? Ya da Jennifer Lopez ve Pitbull ikilisini bir araya getiren aynı Dünya Kupası’nın şarkısına çektikleri klip nasıl da rengârenkti. Gerçekten de Brezilya denildiğinde insanın aklına insanlarının sahip olduğu muhteşem enerji gelmiyor mu?….
Evet güzel insanlar ben Melda Özen. Sizlerle bugünkü yazımda zamansız ve ikonik görünümleriyle bizleri turistik noktada büyüleyen şahane şehirleri ve ülkeleri sıra dışı bir perspektifle ele almak istedim. Onları özel tasarım birer elbise olarak hayal edelim istedim. Tasarımcılarını da birlikte seçeriz diye düşündüm. Nasıl sevdiniz mi bu konuyu? Paylaşın benimle olur mu? Hepinize zamansız sevgimi gönderiyorum canlarım. Sevgimle kalın…