Melda Özen
Merhaba güzel insanlar! Herkes iyi mi bakalım! Son buluşmamızdan bu yana nasılız? Beni sorarsanız gayet mutlu ve harika değilim ama öyle olmaya ve hissetmeye çabalıyorum! Hayat hepimiz için zaman zaman aynı zaman zaman farklı birçok sebepten ötürü oldukça zor. Bu döngü hayatın içinde var ne yazık ki. Sürekli mutlu olmak imkânsız! Hayatı her anıyla sevince, kabul edince daha az yıpranıyoruz günün sonunda mental olarak. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; hayat zor değil insanlar zor. Buna bizler de dahiliz. Bizim için başkalarıyla uğraşmak, onlara katlanmak nasıl zor ise, o başkaları için de biz aynıyız. Gerçi zaman zaman insan sadece kendisine bile tahammül etmek istemiyor değil mi? Yaşıyoruz bunları. O sebeple hayatı sadece pembe renge bürünmüş görmek istemek yerine, her renge ev sahipliği yapan haliyle kabul etmek en doğrusu. Hayatı ya da başkalarını değil ama kendimizi şekillendirebiliriz değil mi canlarım! Hadi gelin o halde! Bu hayata dair girizgâhımızın ardından bugünkü sohbetimize başlayalım! Bugün geçen hafta sözünü vermiş olduğum “sosyal medya” kullanımını benim gözümden ele alacağız! Hazırsak başlıyoruz!
Ah nerede vah nerede!
Ah! Ne yaptı ne etti, başkalarının “nasıl daha fazla para kazanabilirim? Üstelik bunu insanları yöneterek nasıl yapabilirim? Nasıl ana akım beyin BEN olurum, başkalarının beyinlerinde de yönetici sistemsel bir ağ! WOW! Çok havalı! O halde bunu MUTLAKA yapmalıyım”. Dediği düşünce ile hayatımıza giriverdi “sosyal medya” değil mi? Bugün, sosyal medya araç-gereçleri kullanmayan insan neredeyse yok denecek kadar az. Sadece bir, iki tane de değil üstelik. Her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor bu sosyal medya furyasına. Ya da bir bakmışız, var olanların özelliklerine eklemeler, çıkarımlar yapmışlar!
Sörf sever misin?
Bir bakıyorum, ya 60 yaşında birinin ya 10 yaşında birinin ya da 30 yaşında birinin… Kısaca her yaştan kişinin bir sosyal medyası var. Herkes bir şekilde bu sistemin parçası olmuş, kullanıyor. Gerçi o kadar çok sorguladığım oluyor ki bir iletişim uzmanı olarak, biz mi sosyal medyayı kullanıyoruz yoksa sosyal medya mı bizi kullanıyor diye! Cevabımı daha sonra paylaşacağım zaten, az sabır! Evet! Nerede kalmıştık! Sosyal medya serzenişimizde…. Nereye baksak, elinde telefonuyla başka başka dünyalarda takılan, gezinen hatta sörf yapan insanlar var çevremizde değil mi? Sebepleri ne olursa olsun, mutlaka o sistemin bir parçası olmuş insan var.
Manga diyor ki; Cevapsız bu sorular!
Hangi sosyal medya araçlarını kullanmayı tercih ediyorsunuz? Ne zaman kullanmaya başladınız? Ne amaçla kullanıyorsunuz? Ne sıklıkla kullanıyorsunuz? Bir sosyal medya aracı olsanız hangisi olursunuz? Sizce sosyal medya gerekli mi?….. Bu soruları kendi tercihlerimize, istek ve ihtiyaçlarımıza göre şekillendirebilir, çoğaltabiliriz. Ama buradaki asıl soru şu almalı “Neden sosyal medya kullanıyorum?, Beni buna iten sebep ne?, Ben mi sosyal medyamı yönetiyorum yoksa onun beni yönetmesine izin verip, esiri mi oluyorum?”… Tıpkı Manga Grubu’nun şarkısının sözü gibi değil mi “Kaldı geriye cevapsız sorular!” Sorduğumuz sorular cevapsızmış gibi görünebilir ama biz birlikte cevaplarını veriyor olacağız, hiç meraklanmayın güzel insanlar.
Ne Facebook’muş arkadaş!
İlk olarak sorularımızı cevaplandırmaya bizzat kendimden örnek vererek başlamak istiyorum müsaadenizle. Sosyal medya hayatımıza girdiğinde, ilk olarak Facebook unsuruyla hızlı ve popüler bir giriş yapmıştı. Sanırım ya ortaokul ya da lise çağlarımdaydım. (Malum tam 90’lı yılların biricik 90’nında dünyaya giriş yaptım ama bir Facebook gibi havalı olmadı bu durum elbette:)Malum ben Y Kuşağı üyesiyim. Bizim için sosyal medya bir amaç değil, hayatî bir parçamız değil sadece sistemsel, meslekî biraraç oluyor. Ama bugün konumuz bu değil elbette lakin bu konuyu da işleyeceğim. Sizlerle kuşaklar arası sohbet etmek çok keyifli olacak diye düşünüyorum. Neyse hemen konumuza geri dönelim. Facebook ortaya çıktığında benim çok sayıda arkadaşımın burada hesabı vardı. “Nedir bu Facebook? Neden herkes deli gibi kendisine hesap oluşturuyor? Ne işe yarıyor? Amacı ne?…… gibi birçok soru belirmişti kafamda. Sonra bu soruları onlara sorduğumda ise cevaplar sorularımdan çok daha enteresandı “Aaa! Meldacığım nasıl bilmezsin Facebook’u? Arkadaş bulmak için tabi ki?”…. Halâ ilginç bulurum bunu bu arada.
Mark Zuckerberg! Dost musun? Düşman mısın?
Ben hiçbir zaman Facebook delisi olmadım mesela, halâ da bir hesabım yoktur. Sadece birkaç hesabım var onlar da genellikle profesyonel nokta ile şahsî noktayı dengeleyerek kullanmaya çalıştığım hesaplar. Onlar da sadece; “Instagram, Youtube, Twitter”.En sık ve düzenli kullandığım sosyal medya aracım Instagram. Diğerleri hayatıma çok yeni dahil oldular. Peki şimdi can alıcı soruya gelelim, neden? Bu saydığım sosyal medya araçları benim hayatımda neden var değil mi? Hemen konuşalım zaten bu uzun bir konu canlarım!
İyi ki!
İnanın daha yüksek lisans hayatım başlayana kadar hiçbir şekilde sosyal medya araç ve gereçleri yoktu hayatımda. Neden mi? Çünkü istemedim. Neden mi? Çünkü etrafımdaki sosyal medya kullanıcılarını gördükçe hep “Melda, neyi nasıl kullanman gerektiğini iyice öğrenmeden, sakın bu işe bulaşma, sonra başın ağrıyabilir!” dedim kendime. Ve öyle de oldu. Gerçekten ne konuda işime yarayacağını, ne amaçla kullanmam gerektiğini, hangi sosyal medya aracının hayatımda olması gerektiğini, içeriğinin nasıl olması gerektiğini ve en önemlisi bu sosyal medya araçlarından kullanacak olduklarımı nasıl yönetmem gerektiğini öğrenmeden bu işe girişmedim. Peki sonuç! Kocaman, büyük harflerle bir İYİ Kİ!
Zorunda mıyız? Evet!
Evet, gerçekten de tam yüksek lisans döneminde ders amaçlı hayatıma girdi sosyal medya ve içlerinden sadece Instagram. Çünkü bir iletişim uzmanı olarak, yeni nesil iletişim araçları benim mesleğimin bir parçası ve ben de bunları öğrenmek zorundaydım. Bakın altını çizdim. Evet benimki tamamen meslekî bir zorunluluktan ileri gelmekteydi çünkü. Oldukça uzun bir süre sadece meslekî noktada, ders amaçlı kullandım Instagram’ı. Sonradan, doğru kullanmayı ve yönetmeyi iyice öğrendikçe de hayatımın bir parçası oldu ama fazlasıyla kontrollü bir şekilde. Hiçbir zaman önceliklerimden biri olmadı, meslekî gerekliliklerin haricinde. Ya da saatlerce, şuursuzca vakit geçirdiğim bir alan olmadı. Tüm hayatımı esir alan bir oluşum hiç olmadı. Çünkü buna ben müsaade etmedim. O kadar kontrollü kullandım ki, her şeye vakit bulabildim.
Kontrol sensin!
Bir şeyi kullanmak var kullanmak var. Eğer tercihiniz ne olursa olsun, onu onun esiri olacak ya da olmuş bir şekilde hayatınıza dahil ediyor ve siz onu yöneteceğinize o sizi kontrol ediyorsa, burada yanlış giden bir şeyler var demektir! Burada hemen hızlı giden aracınızı sağ şeride alıp bir mola verin. Ardından yolunuza kontrollü bir hız ile sağlıklı bir mentaliteyle devam edin. Şimdi içinizden geçirebilirsiniz,“ yahu sen ne saçmalıyorsun?” diye. Hayır! Üzgünüm ama saçmalamıyorum. Sosyal medya gerekli olabilir, eğlenceli olabilir, motive edici de olabilir ama sanılanın aksine olumsuz yanları olumlu yanlarından çok daha fazla. Hele ki günümüzde çok daha fazla zarar saçmaya başladı.
Hoş geldin filtreli dünyaya!
Facebook’ta tanıştığı; hiç tanımadığı birine inanan genç kızlar, dolandırılan insanlar…. Instagram’da sergilenen ışıltılı hayatın ve filtreli görsellerin, uçsuz bucaksız zenginlik içerikli paylaşımların etkisine kapılan, bu kapsamda kendi hayatını sorgulayan, mutsuz, psikolojik sağlığı bozulma noktasına gelmiş o kadar çok insan var ki. Bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir bu arada. Ben en yaygın olanlarını şu an paylaşıyorum sizlerle.
Dikkat! SOCIAL-MANIA bulaşmış olabilir!
Yapılan araştırmalara göre uzmanlar, sosyal medya kullanımının ve bu kullanımın kontrolsüz olmasının çok fazla sayıda insanda ama özellikle çocuklarda ve gençlerde “anksiyete, depresyon, duygu durum bozuklukları, bipolar sendrom, davranış bozuklukları, panik bozukluklar, manik-depsesif ruh hali” gibi yaygın psikolojik bozukluk saptadıklarını açıklıyorlar. Ve inanın bunlar gerçek ve hiçbiri şaka değil. Ben şahsen, bir iletişim uzmanı olarak, çocukların ve gençlerin sosyal medya hesaplarının olmasını doğru bulmuyorum. İlk olarak bunun eğitimi verilmeli, kullanım amacı saptanmalı, nasıl yönetileceğine dair stratejiler oluşturulmalı, sonra belki kontrollü bir şekilde buna izin verilmeli.
Bill Gates der ki!
Buradan herkesin dikkatini çekerim. Dünyanın en zengin insanları listesinde ismini büyük harflerle yazdırmış olan Microsoft kurucusu Bill Gates’in verdiği röportajlarda “kızlarının sosyal medyalarının olmadığını, buna izin vermediğini, çünkü yaşlarını sosyal medya için uygun bulmadığını ve internette de sadece günde yarım saat vakit geçirmelerine müsaade ettiğini, bilinçli bir kullanıcı olana kadar bu durumun böyle devam edeceğini ve sosyal medya ya da internet yerine oldukça yararlı aktivitelerin içinde bulunmalarını istediğini” altını çize çize söylediği net bir gerçektir ve herkese örnek olmalıdır. Özellikle bilinçsizlik seviyesinin çok çok arttığı şu günlerde. Ebeveynlere çok iş düşüyor!
Chatting time is up! Get ready for the new one!
Evet Bill Gates ne kadar güzel konuşmuş değil mi? Mesela benim kardeşimin de sosyal medyası daha çok yeni var ve benim kontrolümde vakit geçiriyor hem sosyal mecrada hem internette. Malum yaş kaç olursa olsun zararlı içerikler her yerde ve olumsuz içeriklerin etki dereceleri inanılmaz yüksek. Eee! Malum biz insanların da zararlı şeyleri örnek alıp çabuk öğrenmek gibi çok illet bir huyu var. O sebeple kontrol şart! Buradan şunu söylemek isterim. Ebeveynler! Bol bol kitap okuyun, kitaplara dokunun, kokularını içinize çekin ve çocuklarınıza örnek olun. Çocuklarınıza görevler verin ve bir işle uğraştığınızda size yardımcı olmalarını rica edin. Çocuklarınızla konuşun, onlara vakit ayırın! Ayırın ki onlar sizin esirgediğiniz vakti tanımadıkları kişilerle “CHAT”LEŞMEKTE bulmasınlar. Onları sevin ki sevgiyi sosyal medyada aramasınlar. Onlara kendilerini değerli hissetmelerini öğretin ki filtrelere ihtiyaç duymasınlar.
Ben Melda Özen. Sizlerle bugün sosyal medyanın kullanımı hakkında sohbet etmek istedim. Okurken sakın bu sosyal medya bu kadar mı iğrenç bir şey diye düşünmeyin sakın. Tabi ki güzel ve faydalı yanları var ama zararları yanlış ve bilinçsiz kullanım sebebiyle o kadar çok ki bunu anlatmadan edemedim. Neticede iletişim uzmanı olarak benim meslekî hayatımın çok önemli ve yadsınamaz bir parçası sosyal medya ve eğer biz iletişim uzmanları DİKKAT! Diyorsak mutlaka haklı bir gerekçemiz vardır. Tavsiyelerimize kulak vermeniz ise bizi mutlu eder sadece. Onur ve gurur duyarız. Tekrar görüşmek üzere! Sevgiler…