Aşk! Onun için güçlü bir ilaç gibi. Tanımlanamayacak kadar tutkulu, farkına varılamayacak kadar heyecanlı… ‘O Kız‘ dizisinin başrol oyuncusu Ali Öner, derin duyguların son sürüm keşfedicisi. Baş döndüren bir ilişkinin ilham veren bir yıldızı.
Dört elle sarılmışsın yeteneklerine. Hem modellik kariyerin hem de oyunculuk performansın… Dışarıdan bir göz senin duruşunu gözlemlediğinde sence neler geçirir aklından?
Bence azim, disiplin ve tutku diyebiliriz. Çünkü hiçbir yetenek, sıkı ve tutkulu bir çalışma olmadan başarı getirmez. İnsanın kendine başarılıyım demesi pek doğru gelmiyor bana. Bunu izleyicilerin takdirine bırakıyorum. Tabii ki bulunduğum konumdan çok memnunum. Anda kalıp mutlu olabilen ve elimdekilerin kıymetini bilen biriyim. Henüz yolun çok başındayım ve kariyer anlamında çok iyi yerlerde olmak istiyorum. Bunun için de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Kanal D’de ekrana gelen ve çok izlenen O Kız dizisinin kariyerinde farklı bir pencere açtığına inanıyoruz. Bu pencereden baktığında sana en değerli öğretisi ne oluyor?
Tabii ki en büyük öğretisi oyunculuk. Çok yetenekli, tecrübeli ve başarılı oyuncularla birlikte çalışıyor olmak bana her gün yeni değerler kazandırıyor. Mesela tevazu sahibi olmanın önemini daha iyi anlıyorum, takdir görmenin hazzını alabiliyorum. Bu da işimde daha iyi olma isteğimi tetikliyor.
Doruk karakteri aslında ilişkiler için örnek bir karakter diyebiliriz. Bu konuda kendinle Doruk’u hangi ortak özelliklerde buluşturursun?
Bence Doruk partnerine ve kararlarına çok saygılı. Karşısındakini mutlu etmeyi bilen bir karakter. İkili ilişkilerde olmazsa olmaz olan şey karşılıklı saygıdır. Ben de böyle olduğumu düşünüyorum. Sevdiğim ve değer verdiğim insanın isteklerine, kararlarına saygılı biriyim. E biraz da ilişkiye heyecan katınca mutluluk kaçınılmaz oluyor.
Aşk ne kadar kutsal bir duygu olsa da bir noktadan sonra büyüsü bozulabiliyor. Senin için bu büyüyü bozan davranışlar nelerdir ve büyü bozulduktan sonra adaptasyon sürecini nasıl yönetiyorsun?
Bence aşk, büyüsü bozulan bir olgu değil. Kıymeti bilinmeyen her şey zamanla önemini yitiriyor. Aşk için de bunu söyleyebilirim. Sürekli canlı tutulmalı ve ilişkiye yeni heyecanlar katmalı ama bazen ne yaparsan yap durumlar çabaların ve isteklerin aksine olumsuzluğa evrilebiliyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de güvensizlik. Şüphe uyandıracak hareketler yapılmamalı. Ben ilişkide şeffaflığa inanan biriyim. Elbette kendine güveni olan biriyim ancak bazen kendine ve ilişkiye güvenin yetersiz kalabiliyor. Bu güvensizlik duygusu da zaten sebepsiz oluşmuyor. Muhakkak o güvensizliği haklı çıkaracak bir olay yaşanmış oluyor. Bu saatten sonra da büyü bozulmuş oluyor ve artık adaptasyon sürecine gerek kalmıyor.
Dijital dünya ile birlikte ilişkiler çok daha hızlı tüketilir hale geldi. Bu konuda aynı düşünceyi paylaşıyor muyuz? Asla bir platform üzerinden biriyle tanışmam ya da sosyal medyadan biriyle flört etmem diye kuralların var mı?
Kesinlikle. Yüz yüze tanışmaktan yanayım. Sosyal medya birkaç fotoğraf ve videodan ibaret anlık çekilmiş kareler silsilesi. Gerçeği ne kadar yansıtır bilinmez. Ama yüz yüze tanışma ve flört etme bambaşka bir duygu. Çünkü söylediğim sözlere ve anlattığım konulara nasıl tepki verildiğini, içten mi yoksa yüzeysel mi olduğunu bu şekilde çok daha rahat anlayabiliyorum. Bir kere gözlerinin içine bakabiliyorum. Bu da bence çok önemli bir olgu. Gerçeklerle yaşayan ama hayalperest biriyim. Bunun getirisi olarak da gerçek duyguların gerçek hayatta yaşandığını biliyorum. O yüzden sosyal medya ilişkileri pek benlik değil.
Hoşlandığın kişi için bir dönüşüm yaşamayı kabul edecek kadar cesur ve kurallarını değiştirebilecek kadar da esnek bir yapıda mısın?
Şimdi burada şöyle bir ayrım yapmak istiyorum; hoşlanmak veya aşık olmak başka şeyler. Hoşlandığım biri için asla değişmem ve kurallarımdan taviz vermem. Aşık olduğum insan için değişime açık biri olabilirim ama bu durum biraz daha esnek olabilir. Tabii ki belli başlı tabularım var. Kimse için değişmez değerlerim ve olgularım var. Zaten karşımdaki insan zamanla beni tanıyarak ilerleyeceği için olmazsa olmazlarıma saygı duyar ve beni değiştirmeye çalışmaz. Çünkü ben de karşımdakini değiştirmeye çalışmam.
Eski flörtlerini ve ilişkilerini düşündüğünde ilişkilerde yaptığın en doğru hamle ne olmuştur?
Bu biraz zor bir soru oldu. O yüzden fazla derinleştirmeden cevaplamak istiyorum. Bence yaptığım en doğru hamle; kimse için benliğimden ve kişiliğimden ödün vermeden, çizgimi bozmadan ilerlemek oldu. Bu duruşum bana bugünkü Ali’yi getirdi.
İlişkinin adını koymak için zamana bırakanlardan mısın, yoksa ilk görüşte aşka inananlardan mı?
Zamana bırakırım. İlk görüşte aşk var mıdır onu da bilmiyorum. İlk görüşte hoşlanmaktır bence o. Çünkü aşk zamanla oluşur. Aşk detaylarda saklıdır. Mesela, bir bakışına aşık olursun, minik bir tebessümüne ya da masumiyetine aşık olursun. Belki kahkahasına, kahve içerken bardağı tutuşuna… Ne bileyim yani, küçücük ve kimsenin fark etmediği ama senin fark edebildiğin detaylar bütünüdür aşk. Sadece yüzeysel şekilde aşk demek aşka saygısızlık olur. Aşk gerçekten minimalist detaylar silsilesidir. Kısaca aşk, zamanla oluşur ve tanıdıkça aşık olursun. Bu nedenle ben, zamana bırakan ve tanıdıkça aşık olan biriyim.
*Bu röportaj ALL dergisinin Şubat 2023 tarihli 171. sayısında yer almıştır.
Röportaj Salih Devrim
Fotoğraf Alper Deniz
Styling Cerenalist Styling House
Saç Görkem Gürer
Makyaj Hidayet Korkmaz
Fotoğraf Asistanı Ardacan Topal
Styling Asistanları İrem Akadam, Ceren Kara, Dilara Sayar
Mekan W Istanbul