Bir döneme damgasını vuran usta gazeteci Sadettin Teksoy’dan çarpıcı açıklama. Teksoy Habertürk’ten Aytekin Teker’e konuştu.
İşte Sadettin teksoy’un röportajından bir bölüm:
Hala çok fitsiniz, sırrınız ne?
Öncelikle çok teşekkür ederim. Bunun bir sırrı falan yok. Aileden gelen genlerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında; her gün yaz-kış demeden 5 kilometre yürüyor, zaman zaman ormanlık alanlarda Trekking (doğa yürüyüşü) yapıyor ve doğal gıdalarla beslenmeye dikkat ediyorum. Sabah kahvaltısını aşırıya kaçmadan az miktarda yer, öğlen yemeğini asla yemem, akşamlarıysa sofradan nerdeyse aç kalkarım. Aslında; bedensel görünüşün fiziksel bakım kadar mentalden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Antik Yunan’ın en büyük filozoflarından Eflatun, geniş omuzlarından ve gücünden dolayı Platon olarak anılır. Ancak akıl hocası Sokrates’le tanıştıktan sonra asıl gücün ve kudretin, zihin gücü ve bilgelik olduğunu kavrar ve buna yönelir.
Saddam Hüseyin ile röportaj yapan ilk kişisiniz. Buna değinmezsek olmaz…
Elbette… 1981 yılında Irak-İran Savaşı’nın en ateşli döneminde, kan ve barut kokulu, gözyaşlarının sel olduğu bir ortamda, Irak eski lideri Saddam Hüseyin ile görüşmeyi başaran ilk gazeteci oldum. Gazete iki gün haberimi manşetten verdi. Yabancı Basın Saddam’ın bana yaptığı açıklamaları alıntı yaparak yayınladı. O dönem Saddam, hiçbir gazeteciyle görüşmüyordu. Benden sonra da görüşmedi. Ayrıca, 14 günlük “Humeyni’nin İran’ı” adlı yazı dizim gazetede bir ilkti. Savaşı her iki cepheden de yıllarca 18 kez izledim. Gazetecilik dönemimde, ünlü Billur Tuz cinayetinin katil zanlısını polisten önce buldum. Suudi Prens kılığına girip yanımda kara çarşaflara bürünmüş sözde eşimle İstanbul’da Arapların yaşadığı sorunları dile getirdim.
Televizyona geçişiniz nasıl oldu? ‘Teksoy Görevde’ programının başlangıç fikri nasıl çıktı? Öyle bir iz bıraktı ki hala akıllarda…
1992 yılında Hürriyet’ten emekli olup Star Televizyonu’na Özel Haber Muhabiri olarak transfer oldum. Televizyonculukta ana haber de 30-45 saniye kuralı vardır. Benim yaptığım haberler 3 ila 5 dakika arasında yer alıyordu. O dönem RTÜK olmadığından haberlerimin arasına 2-3 reklam giriyor, halk tarafından beğeniyle izleniyordu. İki yılın ardında televizyonun Genel Koordinatörü Sayın Özcan Ertuna’dan program teklifi geldi ve 1994 yılı Haziran ayında Prime Time’da “Teksoy Görevde” yayına girdi.
Programda sizi en çok şaşırtan olay neydi?
Halen etkisinden kurtulamadığım, ‘Teksoy Görevde’ programının sekizinci bölümünde yayınlanan “Reenkarnasyon-Yeniden Doğuş”. Hatay, Adana, Mersin üçgeninde onlarca vakayla karşılaştım. Başka bir bedende yeniden doğduklarına inananların anlatımlarından yola çıktım. Yaptığım araştırmaların sonucu canlı tanıkların ifadeleri doğrultusunda o kişileri bir araya getirdiğimde yaşadıklarım karşısında adeta şoke oldum!
Röportaj öncesi 10 kişiye, ‘Sadettin Teksoy deyince aklınıza ilk ne geliyor?’ diye sordum. 5’i ‘parmak’ yanıtını verdi. Parmağınızın bu derece hafızalarda yer etmesi sizi şaşırtıyor mu?
Şaşırtmıyor, aksine çok mutlu oluyorum. Parmak sadece benimle bütünleşen bir semboldü. Mizah sanatçılarından (rahmetli Levent Kırca gibi), TV programcılarına (Mehmet Ali Erbil gibi) onlarca mecrada ünlü isim bu simgeyi ele aldı ve hatta bazıları taklit ederek kendine mâl etmeye çalıştı. Taklit her zaman aslını çağrıştırır. Ancak dediğiniz gibi halen bir parmak uzatıldığında akla ilk gelen “BEN, SADETTİN TEKSOY!…” oluyor. Çünkü benim yaptığım bir taklit ya da esinlenme değildi. Özgün bir şey ortaya koydum, bu da değerli halkımız tarafından benimsendi.