“Tozluyaka” dizisiyle başlayan kesişimimiz, Chaplin oyunuyla yeni bir noktada devam ediyor. Çok çalışıyor, emek veriyor, oldukça önemli bir sorumluluğu üstleniyor: Başrolde “Chaplin’ olarak karşımıza çıkıyor. Özgür Daniel Foster, kariyerinin başlangıcından bu yana hep en iyisi olmayı hedef noktasına koyuyor.
Kontrollü ya da akışa teslim edilen birçok seçim: Bulunduğun dönemin sirkülasyonu oldukça fazlayken sen, kariyerini taçlandırmayı başarıyorsun. Nasıl ilerliyor sence her şey, içine siniyor mu?
Aslında kontrollü bir şekilde akça teslim ettiğimiz birçok seçim demek daha doğru oluyor, en azından benim adıma. İnan attığım her adım içime inanılmaz siniyor. Mesleğe ilk atıldığım dönemler doğal olarak sadece iş yapmaya ve bir taraftan kendimi göstermeye çalışırken diğer taraftan kazanç odaklıydım ister istemez. Bir zaman sonra deneyimlerimden edindiğim öğretilerle kariyer odaklı bir sisteme ihtiyacım olduğunu keşfedip sistemimi değiştirdim ve işimi en iyi ve en doğru şekilde yaparak kazanç odağını üçüncü plana atarak daha doğru bir kariyer inşaa etmem gerektiğini fark etmem bugün ne mutlu ki bana bu soruyu daha yolun başlarındayken almama sebep oldu. İçime nasıl sinmesin, daim olsun. Nice güzel başarılara demek istiyorum.
“Chaplin” ile bambaşka bir yol çizdin. Daha önce televizyon dizilerinin aksine direkt izleyiciyle birebir temastasın. Senin için açılan bu sayfaya sen nasıl notlar düşmek istersin?
Bir şey söyleyeyim mi? Daha teklif geldiği gün bunu oynarsam hikayemin gerçekten başka bir yola gideceğinin farkındaydım. Bu farkındalık bir yandan içimi sevinçle doldururken, diğer taraftan korku ve heyecanım tarafından ruhum esir alınmış gibiydi. Bir hafta falan değişken bir ruh haline sahip bir şekilde savaştım kendimle, sonra bir sabah uyandım ve Mert Siliv’i aradım “inancın inancımdır” dedim ve bu yola çıktık. Günün sonunda iyi ki bu yolculuğu deneyimliyorum. Sahnede olmak, canlı canlı performansını izleyiciye sergilemek, anda kalmak, o an yaşadıklarının hemen geri dönüşünü alabiliyor olmak oyuncuyu inanılmaz düşürebilecek ya da yükseltebilecek farklı bir deneyim. Tarifi zor bir durum bu. Yeni sayfada aldığım birçok not var ve her gün bir yenisi ekleniyor. Yani listem uzun ama şunu söylemeliyim ki aldığım notların tek bir ortak noktası var: Her oyuncu sahnede olmalı!
Çokça seçenek, fazlasıyla alternatif var. Yeni jenerasyona ait bir oyuncu olarak sağlam adımlarla ilerlemeni sağlayan özgün değerler nedir?
Haklısın seçenek fazla ama kime göre ya da neye göre? Pasta ufak değil, işini hakkıyla yapan herkes o pastadan payını elbette alacak. Ben seçeneklerin fazla olmasından yanayım zaten. Herkesin kısmeti farklıdır. Hem rekabet ortamı işlerin daha iyiye gitmesinde büyük etken, öte yandan rekabet azaldığında sektör zarar görür. Bana sorarsanız alternatifler daha da artmalı günün sonunda iyiler ve kötüler ayrılacak ve hak eden kalacak, etmeyen kaybolup gidecek. Bana sağlam adımlarla ilerlemek için ihtiyacım olan özgün değerleri sordun ya, cevap; “özgün” olmak zaten. Kendin ol, çok çalış, akıllı ol, ışığını kimsenin gölgelemesine izin verme işte o zaman sağlam bir yolda mis gibi ilerlersin diye düşünüyorum.
Röportaj Salih Devrim
Fotoğraf Onur Demirdağ
Moda editörü İrem Derya Kaplan
Saç-makyaj Şehrazat Naseri Neshat
Fotoğraf asistanı Oytun Akbulut
Moda editörü asistanları Yasemin Kuloğlu, Berra Aydın, Miray Nur Atak
*Röportajın tamamı ALL MEN dergisinde!