Kardeşlerim dizisi ile birçok kişinin radarına takılan Yiğit Koçak ile keyifli bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Keyifli kelimesini kullanıyoruz, çünkü çekimin her anı enerji dolu geçiyor. Yiğit’in bir yanı cool, diğer yanı ise oldukça eğlenceli. Biz de merak ediyoruz: Yiğit Koçak gerçek hayatında nasıl biri?
–Hikayenin başından başlamak istiyoruz. Oyunculuk kariyerin nasıl gelişti, hep bu yolda ilerlemek istiyor muydun?
-Aslında oyuncu olma isteği annemle izlediğimiz filmlerden geliyor. Annem hafta sonları izlememiz için bir sürü film seçerdi. İzlediğim o filmler çok etkiledi beni. Ama hevesim orada kaldı. İstanbul’a üniversite için geldiğimde, o isteğim tekrar aklıma düştü. Ne yapacağımı bilmiyordum, tanıdığım da yoktu. O yüzden arama motoruna oyunculuk eğitimi yazıp bana en yakın olan okula gittim. Sonrasında şansım iyi gitti. Menajerim ve oyuncu koçumla tanıştım. Şimdi de yolculuğum böyle devam ediyor.
-Oyuncu kimliğin kadar duruşun ve tavırlarınla da hayranlık uyandırıyorsun. Nasıl bir aileden geliyorsun? Ailenle aranızdaki bağı bize nasıl tanımlarsın?
-Öncelikle teşekkür ediyorum. Ailem ile aram her zaman çok iyiydi. Beni her zaman desteklediler. İyi ve güzel kalpli bir anne ve baba tarafından yetiştirildim. Buralara gelmemde çok büyük katkıları var.
-Oyuncu olmak isteyen çoğu kişi üniversitede konservatuarı tercih ediyor. Peki sen neden ilk önce ekonomi ve finans bölümünü tercih ettin?
-Ben de şu an konservatuara gidiyorum. Ekonomi ve finans bölümünü yarıda bıraktım, çünkü kariyer planım sonradan şekillendi. Aslında ekonomi istemediğim bir bölümdü, şartlar oraya itti beni. Sonra hayallerimin peşinden gitme riskini aldım. Ve iyi ki almışım!
-Kardeşlerim dizisiyle yıldızın oldukça iyi parlıyor. Bu proje ile yollarınız nasıl kesişti? Ömer karakteriyle tanıştığında neler hissettin?
-Bir gün menajerim aradı. Senaryoyu gönderdi bana ve Ömer karakteri için seninle görüşmek istiyorlar dedi. İlk okuduğumda dedim ki, “Olur bu, tamamdır!’’ Bu işin başarılı olacağını en başında hissettim. Ömer’i çok sevdim. Sevgi dolu ve duygusal oluşu etkiledi beni. ilk bölüm senaryosunu okurken zaten gözlerim dolu doluydu. Ömer Eren’i oynamazsam çok pişman olurdum. İyi ki bu proje oldu. İyi ki Ömer Eren ile yollarım kesişti.
-Yeni yapımlar aracılığıyla birçok yeni isim karşımıza çıkıyor. Senin şu ana kadar dikkatleri üzerine çekme sırrını ne oluşturuyor?
-Çok çalışmak ve samimiyet diyebilirim. Ne kadar yetenekli olursanız olun, çalışmazsanız söner gider. Onu geliştirmek için gücün bitene kadar çalışmak gerektiğini düşünürüm. Zaten çalıştığın zaman karşılığını alırsın. Ayriyeten samimiyet önemli, oynarken yüreğimi açmaya çalışıyorum seyirciye. Direkt olarak içimi görmelerini sağlamaya çalışıyorum. Bizim seyircimiz samimi davranışları çok iyi anlar. Kalbini açanı görür. Böylece aramızdaki iletişim daha da kuvvetleniyor ve seyircinin ilgisi hep üstünüzde oluyor.
-Kendi kendine kaldığında en çok ne yapmayı seviyorsun? Uğraştığın bir hobi ya da spor var mı?
-Boş zamanlarımda oyuncu koçumla senaryo çalışıyoruz. Okumam gereken yazıları, kitapları okuyorum. Onun dışında vakit kalırsa spor yapıp davul çalıyorum.
-Sosyal medya hesaplarımız aslında karakterimiz hakkında ipuçları veriyor. Peki sence bir oyuncunun bu noktada bir sınırı olmalı mıdır, yoksa sosyal medya istenildiği gibi kullanılabilen bir platform mu olmalıdır?
-Herkesin sosyal medyayı istediği gibi kullanmasından yanayım. Ama göz önünde olan insanların ister istemez daha dikkatli kullanması gerekiyor. Sosyal medyayı sınırlı kullanmak gerekiyor demeyelim de ölçülü kullanmak gerekiyor. Ölçülü olmak erdemdir.
-Defalarca izlediğin ve her izleyişinde ilham aldığın bir film var mı?
-David Lynch “The Elephant Man” en sevdiğim filmdir ve defalarca izleyebilirim. O film içsel olarak çok kapı açtı bende. Son zamanlarda da Jude Law’un rol aldığı “The Young Pope”u izledim. Mükemmel bir performans ve her izlediğimde farklı bir şey öğreniyorum.
-Çoğu kişinin hayalleri arasında evlilik düşüncesi vardır. Senin ilerleyen zamanlar için böyle bir planın var mı?
-Ben çocuk delisiyim. Kesinlikle evlenip çocuk sahibi olmak istiyorum. Ama bu işler kısmet tabii. Allah nasip ederse, zamanı geldiğinde, aşık olduğum kadınla yuvamı, ailemi kuracağım.
-Sosyal medyanın etkisiyle mi tam bilemiyoruz ama artık ilişkilerin daha hızlı tükendiğini söyleyebiliriz. Senin ikili ilişkilere bakışın nasıl?
-Artık bütün ilişkiler çıkar üstüne gibiymiş geliyor bana. Saf bir arkadaşlık, dostluk pek rastlayabileceğimiz şeyler değil. O yüzden pek arkadaşım yoktur, çok fazla sosyal ortamlarda da bulunmam. Çünkü o yapmacık ilişkiler benim ilerleyebileceğim ilişki türlerinden değil. Daha kendi halimde, içime kapanık durmayı tercih ediyorum.
-Stillerimiz iyi bir duruşa sahip olma konusunda önemli bir rol oynuyor. Sen stilini hangi özelliklere göre oluşturuyorsun?
-Stil ve giyim konusunda pek başarılı olduğum söylenemez. Saçımı hiç yapmam ve hep spor giyinirim. Benim için önemli olan rahat olabilmem. Tek önem verdiğim şey bu olabilir.
Röportaj: Salih Devrim
Fotoğraf: Emre Kapçak
Moda Editörü: Şule Atasoy
Saç: Mutlu Ahmet Sinan
Makyaj: Aleyna Yetgin
Fotoğraf Asistanı: Yuşa Yeşilyurt
Moda Editörü Asistanı: Miray Akbaş