Her şeyin oldukça hızlı ilerlediği; nelerin ilgi görüp nelerin ikinci plana atıldığını sorguladığımız bir andayız. Diziler, filmler ve hatta dijital platformlar bile izleyici kitlesi arasında ayırt edici bir rol oynarken bu rolün etkisi altında olan oyuncular da yeteneklerini kanıtlamak adına var olan ışıklarını parlatma çabasında. Tabii ki bu çabanın doğal olanından yanayız. Tıpkı Recep Usta gibi. Tüm potansiyelini kullanarak kendini akışa teslim ediyor. Şahsiyet dizisindeki performansıyla ışığını gün yüzüne çıkaran başarılı oyuncu, şimdi ise oldukça ilgi gören Kardeşlerim dizisiyle kariyerine farklı bir soluk katıyor. Uyumlu, keskin köşeleri olmayan ve her şeyden önemlisi empati duygusuyla hareket edebilen bir yıldız. Setin aurası enerjimizi yükseltirken arkada çalan müzikler de bahar ayının ılık rüzgarıyla eşsiz bir uyum yaratıyor. Çekim sonuna geldiğimizde ise monitöre yansıyan fotoğraflar yüzümüzde tatlı bir gülümseme oluşturuyor.
Zihnimize kodladığımız düşlerin gün geldiğinde gerçekleşmesi oldukça mutluluk veren bir durum. Hangi noktadasın; şu an içinde bulunduğun dönem, katettiğin mesafeler sana neler hissettiriyor?
Hayallerim benim en güzel dualarımdır. Şu an bir akışın içindeyim ve bundan memnunum. Oyunculuğa ilk adımı attığım günden bugüne tam dokuz yıl geçti. Maziyi düşünüp, ana odaklanınca bazı yollardan geçtiğimi ve tecrübe sahibi olduğumu hissediyorum. Daha önümde çok uzun bir maraton var. Nefesim tükenene dek koşmaya devam edeceğim.
Sanırım en saf ve özel düşler, çocukluk yıllarında kurduğumuz hayaller. O yılların karakterine bıraktığı izleri nasıl tanımlarsın?
Çocukluğumdan beri hedefe odaklıyım. Bir şeyin olmasını istiyorsam, onu gerçekleştirmek için elimden geleni asla ardıma koymam. Çocukken kurduğum düşleri gerçekleştirmenin beni olgunlaştırdığını düşünüyorum. Tamahkarlıktan uzak, daha gerçekleşecek çok hayalleri var Recep’in.
Bir klişe belki ama İstanbul’a gelip, burada kendi ütopyanı yaratmak öncelikle cesaret isteyen bir duygu. Başlangıçtan bugüne hiç hayal kırıklığı yaşadın mı, neler kazandırdı sana bu şehir?
Ben doğma büyüme İstanbulluyum. Tabii ki hayal kırıklıkları hayatımda hep var olan şeyler. Ama kırılan hayallerimin bana ve çevreme zarar vermesine hiçbir zaman izin vermedim. Kırılan hayalimin parçalarını birleştirip, oradan alacağım dersi alıp istediğim şeyin peşinden gitmeye devam ederim. Bu konu hakkında Ernest Hemingway’in çok sevdiğim bir sözü var; “Dünya herkesi kırıyor ve sonra bazıları o kırık yerlerden daha güçlü çıkıyor.”
Röportajın devamı ALL Nisan 2023 sayısında…
Fotoğraf Emre İbiş
Stil Editörü Bilgecan Koçana
Makyaj Dilan Şen
Saç Volkan Bayar