Sözcüklerin dansıyla örülü bu büyülü yolculukta, her bir sayfa yeni bir serüvenin kapılarını aralıyor. Kitapların içinde kaybolmak, farklı karakterlerle tanışmak ve bilinmeyen diyarlarda gezmek, bir kitap kapağını açtığınız an başlıyor. Kendi okuma maceramdan sizlere ilham kaynağı olacak kitapları paylaşarak, her bir sayfanın ardında gizlenen hazineleri keşfetmeye davet ediyoruz. Haydi, kelimelerin sihrine birlikte kapılalım ve bu okuma serüveninde birlikte yol alalım! İşte haftanın öne çıkan kitapları…
Küçük Pastacı Lila / Rana Urgunlu Sır
“Küçük Pastacı Lila” kitabıyla hayallerin ve tatlıların buluştuğu bir dünyaya adım atın! Yazarımızın kalemi altında şekillenen bu büyülü hikaye, küçük okurlarımızı pastacılık macerasına davet ediyor. Lila, küçük bir pastacı adayı olarak hayallerini süsleyen bir pastayı yapmak istiyor: Gökkuşağı Pastası! Ancak, büyük pastacılar dünyasında kendini kanıtlamak hiç de kolay değil. İşte tam da bu noktada, Lila’nın karşısına bir sürpriz çıkıyor ve büyük pastacı ile tanışıyor.
Sayfalar ilerledikçe, Lila ve büyük pastacı hayalleri üzerine keyifli sohbetlere dalıyorlar. Pastacılığın sırlarını, lezzetli tarifleri ve en önemlisi, hayallerin peşinden gitmenin değerini keşfediyorlar. “Küçük Pastacı Lila”, çocuklarımızın hayal gücünü besleyen, işbirliğinin ve azmin önemini vurgulayan bir hikaye. Renkli ve etkileyici çizimlerle süslenmiş bu kitap, küçük okuyucularımızı büyülü bir lezzet yolculuğuna çıkaracak.
Unutmayın, bazen en tatlı şeyler, en cesur hayallerin ardında gizlidir! Çizimlerini Berk Öztürk’ün yaptığı, Rana Urgunlu Sır’ın yazdığı “Küçük Pastacı Lila” Kara Karga Yayınları’ndan çıktı.
Sabırsız Yürek / Stefan Zweig
Sabırsız Yürek, Stefan Zweig’ın “tamamlanmış” tek romanı. Yeni bir savaşın başlamasına kısa bir süre kala, Avusturya ve Macaristan sınır bölgesinde bir garnizon kasabası. Genç Teğmen Hofmiller, zengin Macar Lajos von Kekesfalva’nın şatosundaki davette tanıştığı Kekesfalva’nın yeğeni İlona ile dans ettikten sonra, kızı Edith’i de dansa kaldırmak ister. O anda yapmış olduğu “gaf” kaderlerini belirleyecektir. Çünkü Edith felçlidir ve tekerlekli sandalyeye mahkûmdur. Hofmiller içine düştüğü vicdan azabıyla Edith’i sık sık ziyaret etmeye başlar. Ziyaretler çoğaldıkça kız teğmene âşık olur. Her ne kadar Edith’e duygusal bir yakınlık hissetmese de, içine düştüğü girdabın etkisiyle kızla nişanlanmayı kabul eden Hofmiller, yakın çevresine tam aksini söyler.
Büyük bir trajediye varacak yolun taşları böylece döşenmeye başlayacaktır. Vicdan azabı, minnettarlık, başkalarını memnun etme ve beğenilme hissi, zengin sosyal çevrenin cazibesi gibi kader çizgisini belirleyen insani haller ve bunların ne kadar önemsiz olduğunu ortaya koyacak savaşın dehşeti… Zweig’ın elinde muazzam bir romana dönüşecek tüm unsurların bir arada olduğu bir eser.
Köhne / Ethem Baran
Küçüklerin büyüklerinin yanında sigara içemediği, önüne gelenden dayak yediği, yeniyetmeyse azar işittiği bir Orta Anadolu köyünde iç içe geçmiş yaşamlar. Ankara, önünde sonunda gidilmesi gereken bir yer…
Gecekondu evler, yoksulluğun geçit vermediği hayaller, karnı doymayan bebekler, babalarının kopyası oğullar, kardeşlerini Keloğlan masallarıyla eğleyen çocuk anneler… Bir ağacın kökleri gibi birbirine dolanmış aileler, akrabalar, komşular… Köhne, Ethem Baran’ın anlatımda ne denli mahir olduğunu her satırında hatırlatan, yaşamın dolambaçlı yollarında gezinen, canlı ve sahici bir roman.
Hayat Bilgisi / Alper Hasanoğlu
“Kitabıma Hayat Bilgisi gibi iddialı bir isim koymak, elbette benim narsist olduğumu göstermemeli. Gelgelelim şimdi yapacağım açıklamanın narsist olmadığımı kanıtladığını da söyleyemeyeceğim. Yaşı sanırım kırkın üzerinde olanlar anımsayacaklardır, ilkokulda Hayat Bilgisi adında bir dersimiz vardı. Bu kadar güzel bir adı olan ders maalesef o kadar da güzel değildi. Karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa, sonra tekrar sola bakmamızı, yerli malı kullanmamız gerektiğini, büyükleri saymamızı, küçükleriyse sevmemizi filan öğütlüyordu Hayat Bilgisi kitabı. Oysa neler neler öğrenebilirdik o derste. Elbette o derste öğrenemediğimiz şeyleri yazdığımı iddia edemeyeceğim. O kadar da iddialı olmayayım yani. Şimdiki aklımla bana öğretilse fena da olmazdı diye düşündüğüm kimi şeyleri aklım erdiğince kaleme aldım,” diyor Alper Hasanoğlu.
Hayattan ve ilişkilerden umudunu hâlâ kesmediğini ve insanları olmasa da ‘bir hayvan türü olan the insan’ı hâlâ sevdiğini söylüyor. Hâlâ terapi yapıyor, hâlâ aşka, şiire, erdeme ve şaraba inanıyor. “Her şeye inat, işte hayat!” diyor. Artık 56 yaşında.
Küçük Acılar 40. Yıl / Şükrü Erbaş
“İlk kitap. İlk göz ağrım. Kanat alıştırmalarım. Önce Varlık dergisinde bir şiirler (1978), sonra Küçük Acılar’la (1984) dünyaya tuttuğum hayatım. Başlangıçta bilmiyordum, insanın sözle yeniden var olduğunu. ‘Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini almamak’ için bulduğum mucize oldu yazmak. Şiir giderek sonsuz bir insan hazinesine döndü. Bütün hayatımla öğrendiğim şudur ki, ölümün büyük yalnızlığına bu büyük hazineyle gideceğim.” – Şükrü Erbaş
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi / Sezen Ünlüönen
Cennette işler akıl alır gibi değildir. Kimsenin sırrına eremediği ama herkesin farkında olduğu adaletsiz bir durum vardır ortada… Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi, günümüz Türkiyesi’nde orta sınıf sinizmi üzerine zekice yazılmış bir taşlama. Sezen Ünlüönen, yeni-gençliğin dilini üslubunun bir parçası haline getirerek, absürt-komik bir hikâye anlatıyor. Zamanın ruhuna, alegorik bir anlatı ile mercek tutuyor.
“Şimdi böyle gevşek gevşek anlattığıma bakma, yine de rahmetli neneciğimin her bayram kestirdiği koçların sırtında Sırat Köprüsü’nü adım adım katederken içim şöyle bir ürpermedi değil. Çocukluktan hatırımda kaldığı kadarıyla gayri ihtiyari üç Kulhu bir Elham’ı hemen çabuk çabuk okuyuverdim ama karşı tarafa ulaşıp da kendimi cennete kabul alanında bulunca şöyle derin bir oh çektim.”
Ümitli Bir Gelecek / Dr. Ümit Aktaş
Bugüne kadar önleyici hekimlik bakışı ile en önemli sağlık sorunlarını merkezine alan yedi kitap yayınlayan Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, sürekli vurgu yaptığı ‘toplum sağlığı en temelden iyileştirilmeli’ yaklaşımı ile ilk kez çocuklar için yazdı. Hayy Kitap tarafından başlatılan ‘Çokçocuk- Yeryüzü İyilik Hareketi’ne çocuklar için kaleme aldığı ilham dolu öykü kitabı “Ümitli Bir Gelecek” ile katılan Dr. Aktaş; kendi yaşam öyküsü üzerinden, çocuklara doğaya sahip çıkmanın, doğal beslenmenin, sağlıklı yaşamayı öğrenmenin ve içindeki doğal potansiyeli fark etmelerinin önemini anlatıyor. Kitap, içerisindeki çizimler ile çocukları renkli bir dünyaya çekerken sağlıkları için yönlendirmeler barındırıyor.