Herkese merhaba! Selam güzel insanlar! Ben geldim! Bir haftalık bayram arasının ardından Melduşunuz tüm pozitif enerjisiyle karşınızda! Evetttttt! Nasılsınız bakalım? Neler yaptınız? Neler yapıyorsunuz? Bayram nasıl geçti sizin açınızdan? Hayat nasıl ilerliyor? Günleriniz nasıl seyrediyor? Bir haftalık bayram arası oldukça uzun geldi bana! Sizi bilmiyorum ama ben hem sizleri hem yazmayı çok ama çok özledim canlarım! O zaman bugün hadi gelin hasret giderelim! Konuşacak çok fazla şey var sonuçta değil mi?
Hoş Geldin Pazartesi!
Bayram geçti, dokuz günlük tatil bitti, herkes işlerinin başına geçti…. Ama pazartesi sendromu olanlar için durum biraz farklı seyredebilir elbette:) Sevgili güzel insanlar, böyle uzun tatillerin ardından özellikle yaz mevsiminde tatil dönüşleri sonrası işe başlamak oldukça zor gelebilir. Bu çok normal çünkü iş dünyası oldukça stresli. Malum tatilde olunca beynimiz kendini kendiliğinden “Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen tatil dönüşünü bekleyiniz!” moduna alıyor. Veeeee! Kaçınılmaz son olan beynin kendisini kitlemesi ile karşı karşıya kalıyoruz.
Evet bugün bu konuya değineceğiz güzel insanlar. Sebepler ne kadar zor, şartlar ne kadar tahammülsüz, tatillerden dönüş ne kadar keyifsiz ve zor olsa da; iş yaşamından zevk almak mümkün! Duydunuz zilin sesini hadi başlıyoruz!!!!
İş Hayatı…..
İş hayatı….. Ne çetrefilli bir konu değil mi? Hepimizin ilk önceliği iş sahibi olmak özellikle günümüz koşullarında. Öyle zor bir dünyada yaşıyoruz ki; tek önceliğimiz işimizin olması ve para kazanmak üzerine kurulu. Ama günün sonunda illaki kendimize şu soruyu soruyoruz. “Ben işimi seviyor muyum?”, “Şartlar farklı olsaydı şu an ne yapıyor olurdum?”, “Bazı insanlar nasıl oluyor da farklı alanlar üzerinden iş sahibi olabiliyor, mutlu olabiliyor ve iyi paralar kazanabiliyor?”…
Bu soruları çoğaltabiliriz güzel insanlar. Çünkü etrafımız mutsuz insanlarla dolu. Hangi işi yaparsak yapalım illaki bir tatminsizlik bulabiliyoruz günün sonunda. Bu durum ne yazık ki hemen hemen herkes için aynı. Aslında önemli olan sevdiğimiz işi yapabiliyor olduğumuz gibi çalışırken de dinlenebiliyor olmak. İnsan çalışırken dinlenebiliyorsa eğer, hiç yorulmuyor, yorulsa da farkına varmıyor, kendini tükenmiş hissetmiyor, her yeni güne iştahla uyanıyor, sanki en sevdiği yemeği farklı malzemelerle yeniden yapılandırıyormuş gibi aynı lezzetle yemeğe devam ediyor….
Melduşunuz Geldi! Sakin!
İş yaşamından zevk almak neden bu kadar önemli? Temel amaç zaten para kazanmak değil mi? diye sorabilirsiniz bana! Hakkınız var mı var. Zaten hayat yeterince çekilmez sende bu sorularla kafamızı karıştırma Melduş diyebilirsiniz güzel insanlar. Ama bunu konuşmak zorundayız. Çünkü maddi tatmin kadar manen tatmin olabilmek de fazlasıyla önemlidir hayatta. Şimdi sizlerle bazı maddeler oluşturacağız. Sizlerden yaptığınız işten çok daha fazla zevk alabilmeniz için birtakım değerleri özümsemenizi rica ediyorum. Bence anlaştık! Günün sonunda herkes evine mutlu dönmek ister değil mi?
Tie- Break’ten Time-Break’e….
Tie-break kavramı eğer bir tenis tutkunuysanız mutlaka biliyor olduğunuz bir kavramdır. Ama bu sefer bu kavramı sıkılmanızla yaşadığınız beraberliği bitirme noktasında kullanıyor olacağız. Nasıl yani derseniz? Kendinize iş yerinizde küçük zamanlar ayırın. Ama bu zamanlar sadece sizin kendinizle baş başa olduğunuz zamanlar olsun. Bu zamanlarda zihninizi medite edici durumlara odaklanın ve yaşadığınız zaman dilimindeki anları temizleyin, yeni zamana odaklanarak pozitif titreşimler oluşturun… Yani ne sıkılmakla ne de yeni zamandan önceki eski zamanla berabere kalmayın….
Kahve’nin Tadı Zihninizde?
Kahvenin gerçekten motivasyon artırıcı, performans güçlendirici, zihni besleyici, odaklanma güçlüğünü yok edici, enerji verici bir hali edası var. Elbette fazla olamamak kaydıyla. Sonuçta her şeyin fazlası günün sonunda zarar verir. Kendinize minik kahve molaları ayırabileceğiniz gibi eğer çalışma pozisyonunuz imkân veriyorsa çalışırken de rahatlamak amacıyla küçük yudumlar aldığınız bir fincan kahveniz yanınızda olsun canlarım….
Çikolata Yogası!
Beni bilenler bilir. Ben çikolatasız asla yapamayan biriyimdir. Mutlaka gün içinde çikolata yemem gerekir. Sadece motivasyonum yüksek olsun diye de değil üstelik, kendimi iyi ve pozitif hissetmek için de çikolata yemeği hep tercih ederim hayatımda. Sizlere de şiddetle tavsiye ediyorum. Çünkü; çikolata yemek sadece mutluluk vermez, odaklanma güçlüğünü ortadan kaldırır, düşünmenizi kolaylaştırır, kendinizi yeniliklere ve üretmeye hazır hissedersiniz. Daha çok çalışma isteği yaratır içinizde. Benden söylemesi!
İş Tanımlarınıza Yenilikler Ekleyin!
Yaptığınız iş ne olursa olsun, içinde mutlaka size ait, sizi tanımlayan bir şeyler bulunsun. Bu tanımlamaları kendiniz için yapın. İşinizi icra ederken kendinizden bazı parçalar bulmanız, sizin zihninizde dört bir yana koşarak yankı yapan içli bir “Offffffffff” sesinden sizi uzaklaştıracak. Mesela işinizi yaparken müzik dinleyebilir, şarkı mırıldanabilirsiniz. Ya da her gün masanıza o güne özel motivasyon notları bırakabilirsiniz. Her gün motive olmak sizi istekli, heyecanlı ve üretken yapacaktır. İşinize başlarken hevesli bir başlangıç yapıyor, kapanışı da ertesi günü heyecanla bekleyerek gerçekleştiriyor olacaksınız.
Kitaplarla Adım Adım!
Mutlaka yanınızda en sevdiğiniz yazara ait bir kitap olsun canlarım. Ya da defalarca okusanız da asla sıkılmayacağınız bir kitap bulundurun masanızda, çantanızda, elinizi koyduğunuz yerde doğrudan bulabileceğiniz. Sadece kapak sayfasına bakarak ya da ismini okuyarak motive olmak inanın mümkün. Ben şahsen bunu çok fazla yaparım. İnsanın hayatında birçok değişimin gerçekleşmesi, çok farklı ve zengin içerikte yenilenmesine olanak tanıyor. İnsan farklılaştıkça zenginleşiyor. İşte bu zenginlik mentalitenize de yansıyor ve keyif aldığınız her durum için algılarınızı yeniden şekillendiriyor. Kitaplar da bunun en güzel örnekleri. Çok sevdiğiniz bir kitabı her okuduğunuzda her daim farklı yorumlarsınız bu yüzden. Unutmayın!!!Sıkıldığınız bir anda elinize alıp iki satır okuduğunuzda kendinizi anında yükseltebileceğiniz bir kitabın motivasyonunun modası hiç geçmez.
Resimlerle Seyahat Edin!
Resimler nedir biliyor musunuz? Resimler gidemediğimiz yerlere seyahat etmek, görmek istediğiniz muhteşem manzaraları görmek, dokunmak istediğiniz ruhlara dokunmak, zamansız bir yolculuğa çıkmaktır. Yanınızda mutlaka görmek istediğiniz bir ülkenin, bir şehrin ya da bir manzaranın resmini bulundurun. Canınız sıkıldığında, yaptığınız işten uzaklaşmak istediğinizde, bir sıkıntı yaşadığınızda, kendinizi mutsuz hissettiğinizde, yaptığınız işi bırakmak ister gibi olduğunuzda ya da başka başka durumlar söz konusu olduğunda, alın elinize o resmi ve kapatın gözlerinizi. Zihninizle muhteşem bir yolculuğa çıkın o anda. İş yerinizde motivasyonunuzun nasıl yükselerek işinize pozitif bir dönüş sağladığınıza inanın siz bile şaşıracaksınız…..
Son Bir Trick!
Bu çok ama çok derin bir konu güzel insanlar. Bu konu hakkında konuşmaya devam edeceğiz ilerleyen günlerde siz merak etmeyin. Son olarak sizlere yaptığınız işi severek yapabilmeniz için minik bir trick daha vereceğim. Kendinizle konuşun. Şöyle güzel bir nefes alın en derinden. Ardından kendinize ne kadar değerli olduğunuzu hatırlatın. Siz önemlisiniz! Hangi işi yaparsanız yapın önce kendinizi severek yapmayı sakın unutmayın canlarım! Mottonuz “Ben kendimi sevdiğim gibi işimi de seviyorum ve tabi ki, en iyiyi yine yalnızca ben yapabilirim. İşimin patronu da profesyoneli de benim. Rakip mi dediniz? Her zaman önce kendime meydan okumuşumdur. Başka rakibim varsa arkamdan gelebilir” olsun. Göreceksiniz işinizden değil keyif almak, işinizin en iyisi olacaksınız.
Evet güzel insanlar. Ben Melda Özen. Bugün sizlerle iş yaşamından zevk alabilmek üzerine konuşmak istedim. Bir haftalık aramızın ardından bence oldukça besin oranı yüksek bir konu konuştuğumuzu düşünüyorum. Yeni konumuzla tekrar bir arada olacağız. Kendinize iyi bakın ve sizi sevdiğimi unutmayın canlarım…