Kitapseverler için bu hafta birbirinden dikkat çekici eserlerle dolu. Roman, öykü, deneme ve araştırma türlerinde yayımlanan yeni kitaplar, her okura hitap edecek geniş bir yelpaze oluşturuyor. Edebiyatın yeni sesleriyle tanışmak, tanıdık yazarların taze hikâyelerine göz atmak isteyenler için raflar yenilendi. Haftanın öne çıkan kitaplarını ve satır aralarında saklı dünyaları sizin için bir araya getirdik.
Var Etmenin Gücü / Sinan Ergin
Sinan Ergin’in yeni kitabı “Var Etmenin Gücü”, Destek Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Kitap kişisel gelişim kalabalığına karşı geliştirdiği radikal bir karşı-tez niteliğinde. Ergin, başarı, para, statü ve ilişki gibi dış referansların peşinde koşan modern insanın neden içten çöktüğünü, asıl meselenin “hayatı düzeltmek” değil, “bakışı yerinden değiştirmek” olduğunu savunuyor.
Kitap, dış onayla kurulu benliğin yarattığı eksiklik hissini teşhir ederken; gerçek dönüşümün, sorunu değil sorunu VAR EDEN zihinsel yapıyı fark etmekle başladığını ileri sürüyor. “Var Etmenin Gücü”, okuru kontrol, hırs ve performans anlatılarından çekip alıyor; yerine bilinci merkeze alan, içeriden kurulan bir yaşam öneriyor. Son cümlesi tek bir vaade indirgenebilir: Uzun ve anlamlı yaşam, sonuç değil bilinçli var oluşun yan ürünüdür.
Erkek Bedeni / Hubert – Zanzin

Fransız çizgi-roman sahnesinde büyük ses getiren “Erkek Bedeni”, artık Kara Karga Yayınları tarafından Türkçede. Orijinal adı Peau d’Homme olan eser, 16–17. yüzyıl İtalya’sında geçen olağanüstü bir kurgu üzerinden kadınlığın ve erkekliğin toplumsal inşasını mizah, ironi ve çarpıcı bir dramatik yapı ile tartışmaya açıyor.
Romanın kahramanı Bianca’ya, aile kadınlarının kuşaktan kuşağa aktardığı bir sır teslim edilir: Bir “erkek derisi” giyerek erkek kılığına girip erkekler dünyasına sızabilmek. Bianca bu bedenle nişanlısını, toplumun ahlaksızlıklarını, güç ilişkisini ve arzunun perde arkasını görmeye başlar.
Eser, “cinsiyet görünmezlik kazandığında güç dengesi nasıl değişir?” sorusunu ustalıkla sorar. Hubert’in keskin anlatımı ile Zanzim’in zarif ve teatral çizgisi birleşerek, hem çağdaş bir feminizm yorumu hem de tarihsel bir toplumsal deney olarak okunabilen güçlü bir grafik roman ortaya çıkıyor.
Kendi Rüzgârında Uçmak / Seçilay Yıldız

Seçilay Yıldız, ilk romanında sıradan görünen hayatların içinde saklı hesapları, suskun savaşları ve insanın kendine karşı dürüst olmasının bedelini incelikli bir dille anlatıyor. Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Kendi Rüzgârında Uçmak”, modern ilişkilerin görünmez çatlaklarını konu alan çarpıcı bir ilk roman.
Romanın merkezindeki Zerrin; dostluğun altındaki küçük hesapları, evliliklerin içindeki sessiz savaşları, “aşk” sandığımız alışkanlıkları fark edecek kadar dikkatli bir kadın. Bir doğum günü buluşmasında başlayan küçük bir kırılma, çevresindeki herkesin maskesini düşürürken okura şu soruyu sorduruyor: “Kimin gerçekten iyi insan olduğuna karar vermek mümkün mü?” Yazar, sadakat – dürüstlük – güven – sevgisizlik – yüzleşme gibi güçlü temaları gündelik hayatın doğal dili içinde işleyerek, her okurun kendine dönüp “Ben olsam ne yapardım?” diyeceği bir ayna tutuyor.











