Güzel görünmek, -kadın erkek farketmeksizin- aslında hep dikkat ettiğimiz, para harcadığımız ve zaman ayırdığımız bir konu olmuştur. Çünkü dışarı çıktığımızda, arkadaşlarımızla görüştüğümüzde, yeni bir işe başladığımızda, ilk buluşmaya gittiğimizde veya sadece yürürken bile içten içe insanların hakkımızda iyi düşünmesini istiyoruz. Doğal olarak, çevremizdeki insanların bizim hakkımızda hoş şeyler düşünmesini istiyoruz.
Peki… Sırf insanları beğendirmek için mi güzel görünüyoruz yoksa kendimiz için mi?
Dış görünüşümüze verdiğimiz önemin aynısını iç dünyamıza da veriyor muyuz?
Ya da insanların düşüncelerini bir kenara bırakırsak fiziksel olarak daha da güzelleşebilir miyiz?
Çocukluğumuzdan beri duymaya çok alışık olduğumuz bazı cümleler var: ” Aman, üstüne dökülmesin!”, “Misafirler gelecek, ev temiz olsun arkamızdan konuşmasınlar.”, “Elalem ne der?”, “Biraz kilo ver.”, “Çok yiyorsun, az ye!” veya “Kılığına kıyafetine özen göster.” gibi… Ailelerimiz bu cümleleri bizim iyiliğimiz için söylediklerini düşünüyor olabilirler ancak bize sürekli bu sözleri dikte etmek yerine ruhumuza güzel gelecek cümleler sarf etmiş olsalardı eğer, sizce biz insanlar fiziksel görünüşümüz konusunda biraz daha rahat olmaz mıydık?
Örneğin, makyaj yapmadan rahat edemeyenlerimiz kendilerini doğal halleriyle de daha çok sevebilirdi. Kilo problemleri yaşayan insanlar, kıyafet seçimlerinde kendilerini daha özgür hissedebilirdi. Ne yazık ki, psikolojik açıdan daha özgür, kendimizle barışık ve insanların fikirlerini çok da önemsemememiz gerektiğiyle ilgili cümleler duysaydık, eminim, dışarıya çıktığımızda etrafımızı çok da önemsemeyip her halimizle, özgüvenli bir şekilde yürüyüp yolumuza devam ederdik.
Genelde, daha iyi görünmek için en güzel veya en pahalı kıyafetleri tercih etme ihtiyacı duyuyoruz. Saç modelimizi istediğimiz gibi yapmaktan çekinip çevremizdekilerin beğeneceği modelleri ya da trendde olanları seçiyoruz. Yüzümüzdeki sivilce veya lekelerden çekindiğimiz için ya evden çıkmak istemiyoruz ya da cilt bakımlarında saatlerce zaman harcıyoruz. Bunlar kişisel bakım ve özsaygımız için gerekli şeyler tabii ki ama iç dünyamız için de aynı şeyleri yapmalıyız.
Örneğin, iç dünyamızı ve ufkumuzu genişletmek için kitap okuyabiliriz. Kendimize bir ilgi alanı veya hobi bulup ona yönelebiliriz. Bedenimiz için daha sağlıklı yiyecekler tüketip, bol su içmeye özen gösterebiliriz -eğer cilt konusunda problemlerimiz varsa ve sadece makyajla bunu örtbas ediyorsak-. Yani, hayatta ilgilinizi çeken herhangi bir konu veya uğraş üzerinde odaklanabilir ve bununla ilgili bakış açınızı genişletecek filmler, kitaplar, müzikler veya aklınıza gelebilecek herhangi bir şeyden ilerleme kaydedebilirsiniz. Psikolojik ya da maddi açıdan bir şeylere odaklanmaya hazır değilseniz en azından sadece yürüyerek bile ruhunuzu arındırmayı deneyebilirsiniz.
En önemlisi de, güzellik sadece kendimiz için önemsememiz gereken bir konu hatta kişisel alan diyebiliriz. Çünkü gün sonunda; yoğun iş temposundan sonra veya bir güzel bir akşam yemeğinden sonra kendimizle baş başa kalıyoruz. En doğal, yorgun, üzgün, sinirli, mutlu, heyecanlı ve saf halimizi bir tek biz biliyoruz. Bu yüzden, önce psikolojik sonra fiziksel anlamda kendimizle yoğunlaşmamız gerektiğini unutmamalıyız. Aynanın karşısındaki kişinin her haliyle özel olduğunu hatırlatmalı ve insanların düşüncelerini umursamadan yolumuza bakmalıyız.
Kısacası, her şeyden önce kendimiz için güzel görünmeyi sonra ruhumuzu donatmayı öncelikle haline getirmeliyiz ki, gerçekten güzel görünelim, her şeyimizle.
Zine Akıncı
İlgilinizi çekebilir:
Beyninizin performansını güçlendirecek müzik türü nedir?