1821 yılında Moskova’da dünyaya gelen Dostoyevski, ortaya koyduğu eserlerle klasikler arasında yerini almıştır.
Yoksul bir ailede yaşama adımını atan Rus yazar, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında büyük üne sahip olmuş ve Batı’da en çok tanınan yazalardan olmuştur. Ve sonrasında da dünyada edebiyat yaşamına büyük damga vurmuştur.
Dostoyevski’nin eserlerinden en önemlileri; İnsancıklar, Öteki, Ezilenler, Ölüler Evinden Anılar, Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza, Kumarbaz, Budala, Ecinniler, Karamazov Kardeşler’dir.
Yaşamı büyük zorluklarla geçen, genç yaşta tüberküloz nedeniyle önce annesini, sonra babasını kaybeden Dostoyevski, babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girer. Epilepsi hastalığı da bu dönemde ortaya çıkar…
Mühendislik okuduktan sonra edebiyata yönelir. Para kazanmak için geceleri çeviri yapar.
Şair Nikolay Neksarov ondan “Yeni bir Gogol yetişiyor” diye söz eder.
Daha sonra Çar’a karşı başarısız ayaklanma girişiminin ardından birçok aydın gibi o da tutuklanır…
Hapishane yılları, Sibirya’da kürek mahkumluğu başlar…
Sara nöbetleri yüzünden birçok kere hastaneye kaldırılır…
Yazmanın yasak olduğu Sibirya yıllarında, yanında İncil’den başka kitap bulunmayan Dostoyevski, 4 yıl boyunca hırsızlarla ve haydutlarla kalır…
Mariya Dmitriyevna İsayeva ile ilk evliliğini yapar.
1859 yılında Petersburg’a döner ve “Ölüler Evinden Anılar”ı kaleme alır. Kitap, Kremlin’e kadar yükselir…. Çar, sayfaları hıçkırıklarla okur…
Şöhretin kapısı aralanmıştır artık…
Ancak, bu durum uzun sürmez…
Kurduğu gazete yasaklanır. Zorlu yıllar yeniden başlar.
Ve ölümler birbirini kovalar… Önce karısı, sonra abisi ve yardımcısı ölür.
Omzuna yüklü bir borç biner. Alacaklılardan kurtulmak için bir gece, tıpkı bir suçlu gibi yurt dışına kaçar.
Hastalığın nefesini daima ensesinde hisseder…
Sara illeti beynini uyuşturur…
Kumara bulaşır…
İçinde duyduğu derin Rusya özlemiyle, sokaklarda başıboş dolaştığı dönemde sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile ikinci evliliğini yapar…
Sefalet yılları burada da devam eder…
“Suç ve Ceza”, “Ecinniler” gibi dünya çapında ünlü olan ve insan ruhunun köklerine inen romanlarını burada yazar. Hem de borcun, hastalığın ve parasızlığın ortasında…
Dostoyevski, eserlerinde insanı anlamaya, anladığı insanın betimlemesini yaparak bizlere sunmaya çalışmıştır. İnsan onun eserlerinin temelidir. İnsan yoksa diğer varlıklar anlamını kaybetmektedir. O, düşüncesinin temeline insanı koymuş, diğer varlıkları insan bakışı ile temellendirmiştir. Dostoyevski’nin insana bakışına, yaşadığı çağda Rus halkının geçirdiği çalkantılı dönem çok büyük bir etki yapmıştır. O, insanların bazı ideolojiler ve yanlış bulduğu din algısı ile yozlaştığı kanaatindedir.
Eserlerinde diğer birçok varoluşçu filozofun dile getirdiği “özgürlük”, “inanç problemi”, “sevgi ve var olma”, “adalet” ve “insan ve varoluşu” gibi temaları işlemiştir.
52 yaşında özlemini çektiği ülkesi Rusya’ya döner…
“Bir Yazarın Günlüğü”nü ve onu zirveye taşıyacak en derinlikli romanı “Karamazov Kardeşler”i yazar…
Dostoyevski, fırtınalı bir havada, tarih yaprakları 28 Ocak 1881’i gösterirken, bir işçi mahallesinde, kaldığı evin dördüncü katında, çatı aralığında yaşama veda eder.
Dostoyevski için 31 Ocak 1881’de yapılan cenaze törenine yaklaşık 30 bin kişi katılır.