Geriye dönüp bakmaktansa geleceğin bilinmezliğinin heyecanına daha çok bağlı olan Ezgi, karşısına çıkan engellerin kendisini daha güçlü kıldığına inanıyor. Çocukluğunun, babasının mesleğinden ötürü, farklı şehirlerde geçmiş olması ise belli ki hayata ve insan ilişkilerine dair ona birçok şey katmış. Sete geldiği anda, herkesle muhabbet etmeye başlaması ve etrafa sıcak bir enerji yaymasında eminiz ki bunun payı vardır. Doğayla iç içe gerçekleştirdiğimiz çekimimizde Ezgi’yi daha yakından tanıma fırsatı yakalayarak keyifli bir sohbete daldık.
Nasılsın? Şu sıralar hayat nasıl gidiyor?
Ülkece birçok hissimiz aynı. Zor günlerden geçiyoruz. Hepimiz ruh sağlığımızı korumaya çalışıyoruz. Bugünlerde en çok minnet duyduğum şeyleri hatırlatıyorum kendime.
Zorlu bir yıl geçiriyoruz ki bunun öncesi de var. Dediğin gibi hepimizin akıl sağlığını korumaya çalıştığı şu sıralarda iç huzurunu korumak için neler yapıyorsun?
Çalışmak beni hayata bağlıyor, çalışırken hiçbir şey düşünmüyorum. Kafam uzaklaşıyor her şeyden. Gerçekten zihnimi sakinleştiriyor. Spor yapıyorum bir de, bana çok iyi geliyor her zaman.
Dizide canlandırdığın karakteri de düşünecek olursak, inandığın bir şey uğruna ne kadar ileri gidebilirsin?
İnandığım şeyler uğruna elimden gelen her şeyi yaparım ama bir noktaya kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptığımı düşündükten sonra akışına bırakırım.
Teşkilat’ta canlandırdığın Ceren karakteriyle benzer yönlerin neler?
Pek benzer bir yönümüz yok açıkçası. İlk defa kendimden bu kadar uzak bir karakteri canlandırıyorum.
Bu karakteri canlandırırken, kendinden de bir şeyler katma olanağın oldu mu?
Kendimden saatlerimi, günlerimi veriyorum ona (gülüyor). Karakter iki yönlü olduğu için bir şirin Ceren var, bir de ajan Ceren. İkisini birbirinden ayırma noktasında çok çalıştık ekibimizle. Ben de elimden geleni yapıyorum. TRT1’de yayınlanan dizimiz çok güzel gidiyor, yeni sezon için heyecanlıyım.
Karşına çıkan engellere dair genel tutumun nasıldır?
Kolay pes eden ya da yıkılan bir yapım yok. Hep önüme, hep geleceğe bakarım. Ya aşarım karşımdaki engeli ya da yönümü değiştirir kendime yeni engeller bulurum (gülüyor). Hayat hep bir mücadele gerçekten ve engeller insanın direncini artırıyor. Biliyorsunuz düz yollarda hep aynı kaslarımız çalışır (gülüyor).
Kendinden hangi konularda ödün vermeyi göze alabilirsin?
Genel olarak fedakar biriyim. İnsan birçok noktada kendinden ödün verebilir, hayat çok uzun bir yolculuk ve ben büyük konuşmayı hiç sevmem. Her şey bizim için. Kendi dünyama, kendi değerlerime bağlı bir insanım ama dediğim gibi insan her şeyden ödün verebilir hayatında bazen. Birçok şeyden ödün verdim geçmişte; değdiği de oldu değmediği de… Yaşayarak öğreniyoruz zamanla.
“Keşke”lerle aran nasıldır? Bazen geçmişe takılıp kalırız. Sen yaşadıklarınla ilgili nasıl bir tutum sergilersin?
Kontrollü bir yapım var. Olumlu olumsuz herhangi bir karardan önce çok düşünürüm. Keşke demek yerine o günün koşullarında öyle gerekmiş öyle yapmışım demeyi tercih ederim. Bugünden geçmişe bakmanın hiçbir yararı yok. Heyecanı seviyorum. Gelecekteki bilinmezlik çok daha cazip ve gizemli.
Mesleğin gereği, tıpkı şu andaki gibi, farklı şehirlerde çalışman gerekebiliyor. Kolay adapte olabiliyor musun değişikliklere?
Olamıyorum (gülüyor). Benim için en zor kısımlardan biriydi şehir dışında olmak. Ankara, İstanbul’a yakın olduğu için çok zorlanmıyorum, gidip geliyorum sürekli. Ama ilk günlerdeki uyum süreci zor oldu.
Peki normalde rahat biri misindir, yoksa alışkanlıklarına bağlı mı?
Alışkanlıklarıma bağlıyımdır ama yeniliklere de açığım. Değişiklik her zaman bir soluk getiriyor insanın hayatına. Yenilenmekten ve değişmekten korkmamaya çalışıyorum. Yeniliklere açık olduğun zaman farklı kapılar açılıyor önünde, farklı tecrübeler yaşıyorsun, zarar veren alışkanlıklara körü körüne bağlı kalmamak gerekiyor.
Aslında hakkında genel olarak yüzeysel bir bilgiye sahibiz. Mesela Ezgi nasıl bir ailede büyüdü? Nasıl bir çocukluk geçirdi?
Birbirini seven, çok bağlı, beraber gülen, eğlenen, iyi günde kötü günde hep yan yana bir anne babayla büyüdüm. Annem öğretmen, babam bankacı. Babam bankacı olduğu için birçok şehir değiştirdik çocukluğumda. Bu, bana çok renk kattı. Farklı insanlar, farklı dünyalar tanıyarak büyüdüm; bu da çeşitlenmeme olanak sağladı.
Çocukken en büyük hayalin neydi?
Çok hayalim vardı. Hangi mesleği tanısam onu olmak isterdim, tek bir hayalim yoktu. Büyüdükçe kendine yeten bir kadın olma hayalim kuvvetlendi.
Günümüzde herkes sanki hayalindeki bir mutluluğu yakalamanın peşinde ama bir türlü onu gerçeğe dönüştüremiyor. Her şeyi çok mu idealize ediyoruz sence?
Kesinlikle hepimizin üstünde bir baskı var. O öyle olmalı, bu böyle olmalı cümleleri hiç bitmiyor. İnsanın kendini dinlemesi gerekiyor. Günümüzde çok zor ama hayattaki uyaranlardan bağımsız olarak hepimizin kendisine neyin iyi hissettirdiğini bulması gerekiyor.
Peki, günümüz kadın-erkek ilişkilerine dair genel gözlemin nedir? Sence neden bu kadar hızlı tüketiyoruz ilişkilerimizi ya da yaşadığımızın değerini mi bilmiyoruz?
Ben kendi adıma değer bilen, sahip çıkan, emek veren, tüketmeye değil yaşatmaya çalışan biriyim. Onun için bu sorunun cevabı bende değil (gülüyor).
Yaş almakla ilgili neler düşünüyorsun? Bunun seni ürküten ve sevdiğin yanları neler?
Ürküten pek bir yanı yok henüz. İleride ne olur bilemiyorum ama şu an yok. Sevdiğimse çok yanı var. Eskiden kafaya taktığım birçok sorunun aslında kendiliğinden çözülebileceğini biliyorum artık. Tecrübeler insanı daha korunaklı hale getiriyor. Daha az şeye şaşırıyorum mesela. Elbette yine üzülüyorsun, yine kırılıyorsun ama artık şaşırmıyorsun. Yaş aldıkça kabullenmek kolaylaşıyor.
Profesyonel olarak oyunculuk yapmaya başlamanın kişiliğine yansımaları nasıl oldu? Sana neler kattı ya da sende neler değiştirdi?
Çok şey kattı. Hayatımın çok önemli bir parçası. Beni ben yapan en önemli şeylerden biri. Hayatımı da böyle kazanıyorum ve sahip olduğum birçok şeyi mesleğime borçluyum. Çok insan tanıdım, tanımaya da devam ediyorum. Bizim meslek sürekli bir değişim içinde. Çevren, çalışma arkadaşların, oynadığın karakterler… Her şey sürekli değişiyor ve bu da en sevdiğim yanlarından. Ufkumu genişletti, büyüttü, sayesinde çok güzel anılar biriktirdim.
Peki biraz da modadan bahsedecek olursak. Alışveriş alışkanlıklarından bize bahsedebilir misin?
Alışverişi çok seviyorum ama seçici davranıyorum artık. Bir şeyi almadan önce çok soru soruyorum kendime. Uzun vadeli şeylere yatırım yapmaya çalışıyorum. Rahatlık benim için çok önemli. Rahat, şık, sade olmayı seviyorum, yerine göre tabii ki.
Günümüzde sürdürülebilirlik öne çıkan kavramlar arasında yer alıyor. Hayatın her alanında olduğu gibi moda sektöründe de bu yönde büyük ilerlemeler var. Bir tüketici olarak sen bu konuyla ilgili nelere dikkat ediyorsun?
Dediğim gibi çok soru cevaplıyorum bir şeyi satın almadan önce. Hızlı değişen moda anlayışına karşı, tercihlerimi ekolojik bütünlüğü korumaya çalışan markalardan yana kullanmaya gayret gösteriyorum. Kullan-at anlayışına karşı durmaya çalışıyorum. Sürdürülebilir moda anlayışını benimseyen markalardan alışveriş yapmaya özen gösteriyorum.
Senden okuyucularımıza bir stil önerisi vermeni istesek, bu ne olurdu?
Daha önce söylenmemiş bir şey değil ama stilinizde kendi sesinizi bulun.
Röportaj Zeynep Sipahi