Melda Özen
Herkese merhaba! Selam güzel insanlar! Ben geldim. Ufaktan çaldım zillerinizi bugün…. Kimler duydu da yetişti bakalım! Kapıda kalmak istemem ona göre:) Eee! Anlatın bakalım nasılsınız, neler yapmaktasınız, hayat nasıl gidiyor, işler nasıl, okul nasıl? Bir insan ve iletişim uzmanı olarak ne fark ediyorum biliyor musunuz? Gün içinde birbirimize o kadar az “NASILSIN” diyoruz ya da hiç demiyoruz ki! Bu çok ürkütücü bir durum! Düşünsenize herkes herkese “MERHABA” diyor ama “NASILSIN” demiyor. Aslında insan olarak; iletişim kurduğumuz zaman mutlaka ikinci önem sırasında yer alır nasılsın sorusu…. O zaman ne yapıyoruz canlarım hem güne başlarken hem de gün içinde iletişim kurduğumuz herkese ikinci sıraya özenle yerleştirilmiş bir nasılsın sorusu yöneltiyoruz. Ama peşin peşin söyleyeyim öyle yüzeysel ya da dil ucundan sormak yok! Gayet içten, istekli ve samimi duygularla soruyorsunuz!
Evet sevgili canlar; günün güzel girizgâhını da yaptıktan sonra hadi gelin bugün birlikte hangi konu üzerine sohbet edeceğimizi konuşalım ne dersiniz? Aslında aklımda o kadar çok şey var ki sizlerle konuşmak istediğim. Hem hepsini paylaşmak için sabırsızlanıyorum hem de “Dur Melduş Sakin Ol, Sabırla İlerle” diye kendime ültimatom veriyorum:) Ama inanın bu noktada benim yerimde olmak istemezsiniz:) Galiba Koç Burcu olmamdan kaynaklanıyor:) Biliyorsunuzdur belki, o çok sevdiğimiz Venüs gezegenimiz var ya Mayıs ayı boyunca Koç burcunda. Buna şimdi Jüpiter de eklenmiş söylenenlere göre, değmeyin benim keyfime:) Ama size iyi bir haberim daha var! Tüm burçlar benim himayem altındasınız bilginiz olsun. Yani yine anaç duygularım kabardı görüyorsunuz. Gezegenler bile benden yana. Korkmayın Koçlardan artık bu kadar!)
Neyse fazla uzatmadan giriyorum konuya tamam tamam kızmayın! Efendim bugün Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle İTİBAR kızımızı İMAJ oğlumuza istiyoruz;) Nasıl mı? Eeee! Biraz sabır yahu!
Kız Evi Naz Evi!
İtibar! Bu kelimeyi nereye baksanız duymuşluğunuz vardır diye düşünüyorum! Artık herkesin ağzında çiklet gibi oldu çünkü. Önemli olan kim bu kavramı ne kadar doğru biliyor ve doğru kullanıyor! Asıl mesele bu işte! Şimdi; itibar kavramını, akademik kaynaklarda, bazı kişisel gelişim kitaplarında, biz iletişim uzmanlarının terminolojisinde, kurumsal şirketlerde vb…. Birçok yerde duymuş olma ihtimaliniz var. Aynı şekilde imaj kavramını da! Tabi biz önce itibardan başlayacağız canlarım….
Ergen Genç!
İtibar oldukça kısa ve net bir şekilde; uzun vadede kişi veya tüzel kişilere olumlu kazanımlar sağlayan, boyunun uzaması ve gelişimi sürekli devam eden bir evladımızdır. Aslında ergenlik dönemi hiç bitmeyen bir çocuk gibi de düşünebilirsiniz. Çünkü sürekli gelişmek ve geliştirilmek zorundadır. Bu gelişimin sağlıklı ve uzun vadede olabilmesi için de sürekli öğrenme, iyi ve kaliteli beslenme, dengeli ve planlı bir hayat tarzı, geniş bir hayat görüşü ve gidilebilecek en son noktayı artı sonsuz olarak belirleyen bir öngörü gereklidir… Tıpkı bu cümlenin sonuna üç nokta koyulduğu gibi…
Spor Sağlıktır! Hadi Terle Biraz!
İtibar oldukça uzun ve zor bir tanımlama ile düşünülebilir mi? Hayır! Sadece akademik bir tanımlama ile düşünülebilir. Biz sosyal bilimciler tarafından oluşturulmak kaydıyla elbette:) İtibar sadece kurumsal formda değerlendirilebilecek bir kavram değil. İtibar aynı zamanda kişileri de yakından ilgilendiren çok önemli bir sıfattır. Çünkü itibar; kişiyle başlar, kurumlarla devam eder. Peki sorarım size canlarım itibar yönetilebilir mi? Bu soru o kadar çok konuşuluyor ki, herkes çok farklı şeyler söylüyor. Ben size akademik ve şahsi kanaatler toplamımdan oluşan fikrimi beyan edecek olursam; çok çok çok üzgünüm ama itibar yönetilemez, sadece kazanılır!
Peki Ama Nasıl?
Nasıl yani? Sorunuzu duyar gibiyim güzel insanlar ama inanın işin o kısmına girersem çok akademik sulara dalış yapmak zorunda kalacağımdan ötürü, kısa bir açıklama yaparak tavsiye boyutuna geçeceğim. Şöyle ki; itibar sahibi olmak oldukça önemli değil mi hem kişiler hem kurumlar için. Neden? Çünkü size bir ayrıcalık bir saygınlık bir otorite hakkı tanıyor da ondan. Bu sebeple itibarı, asla satın alamazsınız mesela. İsterseniz çok büyük işler başarın kişisel ya da kurumsal noktada. Önemli olan ne kadar çok şey yaptığınız ya da başardığınız değildir! Günün sonunda haklı yollarla elde edilmiş başarı kıymetlidir. İtibar hak edilerek haklı yollarla kazanılır. Bir de yönetişim dediğimiz çok mu çok tatlı bir kavramımız var. Yavrum, evladım daha çok küçük. Ülkemizde gözleriniz yeni açtı yavrucak tabi yabancılık çekiyor ne yapsın hiç kimse tanımıyor nur topu gibi yavrucağı. O da sinesine çekilmiş yaşıyor ne yapsın! İşte o sinesine çekilmesine izin verilen ve tanınmayan, bilinmeyen kavram var ya, o, o kadar önemli ki itibar söz konusu olduğunda. Önce onu bilmek gerekli. Ama sakin olun. Melduşunuz size başka bir gün onu da anlatacak.
Bekârlığa Veda!
Gelelim dünyalar güzeli kızımızı evlendirdiğimiz oğlumuz İmaj efendiye. Vallahi bakın baştan söylemiş olayım ben kız tarafıyım öyle kızımızı üzerse bu kerata fena bozuşuruz ona göre. Ne dedim ben onlar evlenirken, “Aynı Yastığa Baş Koyduğunuz Her Gün Birbirinizi Tamamlamak, Anlamak, Beslemek, Geliştirmek Zorundasınız. Aksi Takdirde Mutsuz Olur Yerinizde Saymak Zorunda Kalırsınız. Sonra Başınızı Koymak İçin Aldığınız Yastığın Tüylerini Yolarsınız”…..
Ne Çabuk Büyüyor Bu Ergenler!
Şimdi efendim, imaj dediğimiz kavram kısa, net, anlaşılır tanımıyla, kişi ve tüzel kişiler tarafından kısa vadede elde edilen ve aynı sürede de yok olabilme hızına sahip çabalar bütünüdür. Yaa gördünüz mü? Ne demiştim ben….. Aslında imaj kavramını ergenlik dönemini tamamlamış ve hızlıca hayatının yetişkinlik evresine doğru yol almaya başlamış bir çocuk gibi düşünebilirsiniz. Bir nevi itibar kavramının tam tersi. Zor kazanılan, kısa zamanda yok olabilen…..
Can Mı Canan Mı?
İmaj da itibar gibi hem kişileri hem tüzel kişileri kapsayan bir canlı bir varlıktır. Canlı diyorum her ikisi için de çünkü, insanın olduğu ve insanı ilgilendiren her yerde yer alan her kavram canlı bir varlıktır canlarım. Peki hadi gelin malum soruyu sorayım! İmaj yönetilebilir mi? ya da Kontrol edilebilir mi? Buraya değinmeden evvel imaj hakkında oldukça uzun bir tanım yapalım mı ne dersiniz? Şöyle beyinlerimizde bir şimşek çakması yaratalım diyorum. Hadi hadi gelin kısa bir paragraf tanım yapalım birlikte….
Güç Bende Artık!
İmaj;“sosyal, psikolojik, öznel ve nesnel akımların kendi içlerinden başlayan fiziksel döngülerinin bireylerin ve tüzel kişilerin hayatlarındaki diğer faaliyetlere etki eden ve etki-tepki mentalitesiyle çalıştırılan, kazanımı zor kayıp süresi kısa canlı bir varlıktır”. Nasıl ama bence çok havalı bir tanımlama gerçekleştirdik canlarım. Ben size dedim değil mi? hadi gelin şimdi asıl konumuza geri dönelim. İmaj yönetilebilir ya da kontrol edilebilir mi? Düşüncelerinizi okuyabildiğimin ve cevaplarınızı duyabildiğimin farkındasınız değil mi? 🙂 Şaka bir yana herkes bu iki oluşumun farklı olduğunu düşünür ve söyler. Ama aramızda kalsın, biz iletişim uzmanları bu bakış açısını hiç sevmeyiz. Çünkü imaja önce sahip olursunuz sonra eğitirsiniz ve kontrol edersiniz. Yani evet canlarım, imaj yönetilebilen bir varlıktır ve yönetebildiğiniz sürece de güç sizdedir. Güç sizdeyse her şeyi yönetirsiniz!….
Ve Gökten Üç Elma Düştü!..
Kişisel imaj, kendinizi nasıl doğru tanımlayıp doğru prezentasyonlarla dikte ettiğinizle alakalı olarak şekillenir. Kurumsal imaj bir kurumun kültürünü ne kadar doğru tanıyıp ne kadar özümsediğinizle ve hissettiğiniz aidiyet duygusuyla alakalıdır. Kişisel itibar, kendinizi uzun vadede görmek istediğiniz halinize bu gününüzden başlayarak nasıl tanımlamalar ve olumlu yatırımlar yaptığınızla alakalıdır. Kurumsal itibar ise; kurum kültürü, kurumsal imaj, iç ve dış paydaşlar dörtgeninde köşe açıların toplamının dış açılar toplamıyla eşit olmasıyla alakalıdır. Ancak unutulmaması gereken oldukça önemli bir nokta var. Her iki kavram da insana hizmet eder ve bu hizmet süresince her ikisinin de eşit seviyede korunabilmesi için geleneksel çabalar yerine yönetişim odaklı inovatif ve özellikle günümüz dünyasında post- modern optimist çabaların sarf edilmesi gereklidir…..
Evet güzel insanlar! Bir harika buluşmanın daha sonuna gelmiş bulunuyoruz! Sizlerle sohbet etmek o kadar keyifli ve besleyici bir şey ki; inanın ayrılmak hiç istemiyorum. Bıraksanız sabaha kadar hem konulurum hem yazarım. O sebeple dikkat ettiyseniz ucu açık çok söylem bırakıyorum ki bir araya geldiğimizde konuşacak çok konumuz olsun! Nasıl fikir ama! Evet bugün sizlerle itibar ve imaj kardeşlerimizin evliliği hakkında konuştuk. Umarım benim yazarken aldığım keyfi sizler de okuduğunuz her satırda almışsınızdır. Bir başka konuyla tekrar buluşuncaya kadar kendinize çok iyi bakın ve sevildiğinizi unutmayın canlarım…