Cem Bey, 16 Eylül’de izleyiciyle buluşan olan ilk kişisel serginiz Kendime Ulaşacağım Ama Hangi Yoldan? | I Wıll Reach Myself But From Whıch Way? Ben de dahil olmak üzere hayranlarınızda büyük bir heyecan yarattı. Sergi oluşturma fikri hedefleriniz arasında var mıydı? Nasıl doğdu bu fikir?
Daha önce dergi çizerliği yaparken de genelde geleneksel yöntemlerle hazırlıyordum çalışmalarımı, o yüzden hep aklımda olan bir fikirdi diyebilirim. Bu yaptığım işleri daha büyük kanvaslarda daha farklı form ve anlatım şekilleriyle izleyiciye sunma fikri beni heyecanlandırıyordu. Sergi fikri de buradan çıktı. Anlatmak, söylemek istediklerimi gerçekleştirebileceğim yeni bir alan oldu ve ortaya çıkan yapıtlardan, yapmak istediklerimi gerçekleştirmiş olmanın heyecanıyla sergi fikrim de gerçekleşmiş oldu.
İlk kişisel serginizde kaç adet eser yer alıyor?
Bu sergide toplamda 20 eser bulunuyor. HopeAlkazar merdivenlerini çıktığınız süre zarfı içerisinde tüm eserleri görebiliyorsunuz. Kendi içinde bir hikayesi olan, anlatım iskeleti olan eserlerden oluşan bir sergi. İzleyici girişten itibaren serginin hikayesinin bir parçası oluyor aslında, anlatmak istediklerimi küratörüm Banu Seyhan’la büyük bir özenle hikayeleştirerek sizlere sunmak istedik.
Ne kadarlık bir süreçte hazırlandınız?
Yaklaşık altı ay diyebilirim. Ara ara diğer işbirlikleriyle ilgili aksamalar olsa da konsantrasyonumun çok büyük kısmı bu sergideydi. Tamamen buna odak halde 6 ayda 20 eser çıktı ortaya, genelde sanatçılıkla beraber duygusal bir hız trenine binmiş gibi hissettikleriniz inişli çıkışlı zamanlar gösterebiliyor, bu bende de baş gösterdi ama ne ve nasıl yapmak istediğimle yol haritam çok netti; ve çoğu şey istediğim gibi oldu ortaya benim de içime sinen bir sergi çıktı.
Kişilerin farkındalık anlarını, öze dönüşlerini ve kendileriyle olan yüzleşmelerini aktardığınız sergi projenizde kendinizle ve topluma dair siz nelerle yüzleştiniz?
Genelde sanat zaten bir meydan okuma oluyor ve bu meydan okuma kendinize karşı yaptığınız bir başkaldırı gibi. Eserleri üretirken kendinizle baş başa, onun yanında ve ona karşı gibi duygu kokteyli bir durum oluşuyor. Ben git gelleri seviyorum ve eserleri de güçlendirdiğini düşünüyorum. Sonuçta anlatmak istediğiniz şeyi en doğru şekilde ifade etmek, izleyiciyi de bu anlattığınıza ikna etmek istiyorsunuz. Hayli zor bir aşama gibi görünse de burada ne kadar gerçek olduğunuz ve nerede durduğumuz; sizi ve o yapıta bakan kişinin hislerini direkt şekilde etkiliyor.
Sanatseverleri çok sayıda duyguyla buluşturan bir seçkiyle buluşturuyorsunuz. Sizin bu anlamda izleyiciye dair beklentileriniz, hedefleriniz neler?
Kendine karşı dürüst olmayı başarabilen ve gerçekliğin rahatsız ediciliğini sevip bunu kabul edebilen herkesin, hem seveceği hem de kendinden birçok şey bulabileceği bir sergi olduğunu düşünüyorum.
Röportaj: Pelin Ateş