Son dönemde sıklıkla karşımıza çıkan Mindfulness konusunda siz de yeterince bilgi sahibi değilseniz bu röportaj tam size göre… Mindfulness nedir? Ne işe yarar? Mindfulness nasıl yapılır?
Mindfulness hakkında merak ettiklerimizi Talk TuBaNa’nın kurucusu Tuba Müftüoğlu’ndan dinledik.
Merhaba Tuba Hanım, sizi biraz tanıyabilir miyiz? Talk TubaNa’yı nasıl hayata geçirdiniz, size ne ilham verdi?
Merhaba ben Tuba Müftüoğlu. Yazar olma hayalleriyle lise yıllarında dergilere kısa öyküler yazarken, bu hayalin tam aksi istikametinde Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirip, Amerika’da Uluslararası Hukuk alanında burslu yüksek lisansını tamamladım. Bu kadar zıtlık yetmez diyerek, bu sefer de alanımın dışında Marka ve Strateji üzerine on yıl yurtdışında çokuluslu şirketlerde çalıştım. 2012 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptım ve halen içinde bulunduğum bir holdingde üst düzey yönetici olarak çalışma hayatıma devam ediyorum. Evliyim, bir erkek çocuğum ve bir kedim var.
Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar ben de kurumsal hayatta, ailemde, çevremde bir sürü sorunla karşı karşıya kaldığım, damardan adrenalinin verildiği, roller coaster’a dönmüş, bir aşağı bir yukarı çıkan hayatımda sıkışıp kalmıştım. Stres ve endişenin egemen duygu olmaya başladığı yaşamımda iyi hissetmenin peşinden o eğitim senin, bu şifa çemberi benim dolandım durdum. Ve nihayetinde uzun vadeli, hayatımın bir parçası olan ama en önemlisi “nedenlerin yanında nasılı” bana öğreten Mindfulness, Şefkat ve Pozitif Nöroplastisite ile tanıştım. Bana bu kadar iyi gelen, fayda sağlayan bu alanları doğru bir şekilde daha çok insana ulaştırmalıyım düşüncesiyle Talk TuBaNa markasını hayata geçirerek kurum ve kişilere eğitimler aracılığıyla ihtiyaçları olan çözümüne gidecek yolda mentörlük sağlayıp, bireysel seanslar veriyorum.
Mindfulness nedir, ne değildir?
Peki tam olarak nedir mindfulness?
Mindfulness yani bilinçli farkındalık en özet haliyle; kalıplarımızın, inançlarımızın, yargılarımızın, beklentilerimizin ötesinde bizi kendimizle, bedenimizle, duygularımızla, düşüncelerimizle ve gerçekten olanla, anda – yani reel time – iletişime geçiriyor. Yani olanı olduğu gibi fark ediyoruz.
O kadar hızlı hayatlar yaşıyoruz ki günün birçok zaman diliminde; yaparken, yaşarken, tüketirken, beslenirken, iletişimdeyken, herhangi bir şeyler uygularken ‘Şuan bunu neden yapıyorum – yaşıyorum? Neden böylesine sert bir tepki verdim? Bu eylemi gerçekten istiyor muyum? Bu tercihim beni mutlu ediyor mu? Buna ihtiyacım var mı?’ gibi soruları düşünmeden harekete geçiyoruz. Tam olarak bir otopilot sisteminde sıkışıp kaldık.
Mindfulness sayesinde önce bedenimizle, sonra duygu ve düşüncelerimizle temasa geçmeyi öğreniyoruz. Yaşadığımız deneyimi, duygu düşünce ve beden duyumlarını dışarıdan mesafe koyarak gözlemleyip, yargılarımızı, korkularımızı, inançlarımızı, bize endişe veren olay ve durumları keşfediyoruz ve tüm bu halleri anlayıp, sindirip, onlarla nazik bir ilişki kurarak, onları daha sağlıklı yönetmeye başlıyoruz. Farkındalık geliştirdikçe otopilottan tepki vermek yerine durmayı ve tepki yerine yanıt vermeyi öğreniyoruz.
Yalnız tabi ki de sadece fark etmek yeterli değil. Tüm bu fark ettiklerimizi karşılama biçimimizde önemlidir. Çünkü sadece fark etmek dikkatten ibarettir. Mevcut anı yargısız, açık ve şefkat dolu bir kalple karşılamak ise bilinçli farkındalıktır. Kısaca mindfulness kişileri otopilot sisteminden çıkarak, niyet, dikkat ve yargısızlık ilkeleriyle kendisiyle ve çevresindeki tüm uyaranlarla temas etmeyi, anlamayı ve onlarla sağlıklı bir ilişki kurmayı; beden, zihin, zihin-nesne ve duygu farkındalığı kazandırmasıdır.
“Hoca değil, rehber”
Mindfulness’a ilgisi olanlara tavsiyeleriniz neler?
Öncelikle mindfulness’a ilgisi olan herkes mindfulness eğitimlerine katılabilir. Mindfulness eğitimleri bireyler için zorlu duygu ve durumların psikolojik ve fizyolojik yıpratıcı etkilerini azaltmak, kendisiyle ve dünyayla kabul odaklı bir ilişki geliştirebilmeleri için faydalıdır. Ancak eğitimlere katılmadan ilk önerim önden alanla ilgili bir araştırma yapmalarıdır; mesela Jon Kabat-Zihnn’in “Mindfulness’ın İyileşmenin Gücü” kitabını okuyabilirler. Çünkü hep birlikte durmadan iyi hissetmenin peşinde koşuyoruz ve bunun kolay, basit ve bizi yormayan yolları için arayış içindeyiz. Günümüz dünyasında her şey çok hızlanmışken iyi hissetmenin de hızlı olmasını isteme talebimiz çok doğal. Ancak mindfulness -her şeyde olduğu gibi – niyet ve bağlılık ile pratik yapmayı gerektiren bir yöntem. Farkındalık tıpkı bir kas gibi formal veya informal pratikleri yaptıkça gelişen bir kabiliyet ve bu yüzden bu yola girmeden önce bu yöntem konusunda kararlı olmak önemlidir.
Kişi eğitime karar verdikten sonra da ikinci tavsiyem de @talktubana hesabımda sıklıkla bahsettiğim gibi bu eğitimi alacakları kişiyi doğru seçmeleri. Bilgi sunan veya bir yola doğru sokmaya çalışan bir hocadan ziyade benim de benimsediğim yöntem olan mentörlük yöntemiyle danışanlara güvenli, destekleyici, kapsayıcı bir alan açarak pratiklerindeki gelişime, farkındalığın ve şefkatin yaşamlarına entegrasyonuna deneyimiyle rehberlik eden hocaları seçmek önemli. Demem o ki bilgiyi her yerden öğrenebiliriz, önemli olan yanı başlarında olacak rehberin kendileri o yollardan geçerken ne kadar elini omuzlarında hissettirdiği. Bu prensiple ben de danışanlarımın kendi hayatlarına, karmaşa ve kaoslarına öğretiler eşliğinde şefkat ve farkındalıkla bakmalarına rehberlik ederken, kendi bilgeliklerinin ve sezgilerinin ışığında deneyimleriyle etkileşime girdikleri ve karıştıkları, acı çektikleri ya da sıkışıp kaldıkları yerde de el uzattığım bir alan tutarak, kendi içlerindeki cevapların belirmesini destekliyorum.
Mindfulness’ı inceledikçe kişilerde “mindfulness beni yavaşlatacak” kaygısı doğabilir – ki bu bende de vardı. Sakinleşince, yavaşlayınca yeterince hırslı olamayacağım, yapmam gereken şeylerin peşinden gidemeyeceğim gibi. Ancak mindfulness rekabetle, öfke, hırs, stres ile daha iyi ilişki kurarak, kendini tüketmeden daha berrak bir zihinle üretmeye izin veriyor. Zaten Google başta olmak üzere IBM, Aetna, General Mills, Pepsi, Intel, Goldman Sachs, Chanje, Nike, Apple gibi firmalar mindfulnes programları uyguluyorlar. Pratik yaptıkça, mindfulness kasları geliştikçe görecekler ki bu kaygının yerini doğru seçim yapmanın rahatlığı alacak.
Röportaj: Pelin Ateş